KEPİRTEPE KÖY ENSTİTÜSÜ...

''Yayından boşalmış ok gibi aktık
Dikenli göğsüne temeller attık
Toz duman içinde kara Kepir’de
Yeşile bürünmüş hayat yarattık'' ABBAS BARTAN

*
KEPİRTEPE
Kepirtepe Köy Enstitüsü, Türkiye genelinde açılan 21 enstitüden biridir. Okul adını bölgenin arazi yapısından almıştır. 1938 yılında Edirne’de Köy Öğretmen Okulu olarak kurulan okul; buradan Alpullu’ya oradan da arazinin darlığı nedeniyle Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesine taşınmıştır. Köy enstitüleri köylüyü aydınlatmak ve eğitmek amacıyla kurulmuştur. Bu enstitü açık kaldığı sürece okuma-yazma bilenlerin artmasına önemli katkılar sağlamış, yetiştirdiği öğretmenlerle topluma, üretici bireyler kazandırmıştır. Ancak 27 Ocak 1954 tarihinde 6234 sayılı yasa ile adı İlk Öğretmen Okulu olarak değiştirilmiştir.
*
Enstitü’nün Kuruluşu
Enstitü, ilk olarak 1937 yılında Edirne’nin Karaağaç istasyonunda, asker kışlası olan binada Eğitmen Kursu olarak açılmıştı. Bir yıllık denemenin ardından, 14 Kasım 1938 tarihinde, Küçük Zabit Mektebi adını taşıyan binada Trakya Köy Öğretmen Okulu adıyla, köy çocuklarını okutmak amacıyla faaliyete geçirilmişti. Bu sırada okulda 82 öğrenci bulunuyordu. Enstitü mezunlarından Mehmet Başaran’ın ifadesiyle bu okul “Trakya halkı gibi göçmendi.” Zira okul, II. Dünya Savaşı başlayınca binası askeriye tarafından alınmasıyla önce Alpullu’ya taşınmış ve kış aylarını burada geçirmişti. Ancak bir süre sonra oranın da darlığı nedeniyle Lüleburgaz’daki Atatürk İlkokulu’na taşınmıştı. Burada bir süre eğitim veren enstitü, bazı sebeplerden dolayı tekrar Kepirtepe’ye dönmek durumunda kalmıştı.Öncelikle adı “Köy Öğretmen Okulu” olan okul, köy için çalışmaya ve insan yetiştirmeye mecburdu. Bu sebeple geniş bir arazide veya bir köy muhiti içinde çalışması gerekiyordu. Zamanla Lüleburgaz’ın ilçe olması, enstitülerin kuruluş yönteminde şehirden uzaklık şartı olması, ayrıca ilklim koşulları okulun şehirde kalmasına engel olmuştu. Neticede Lüleburgaz’a beş kilometre uzaklıktaki, terk edilmiş bir çiftlikten ibaret olan; susuz, ağaçsız ve binasız Kepirtepe’de enstitünün yeniden açılması kararlaştırılmıştı (1939). Bu arada Kepirtepe’de okul binasının inşası sebebiyle yaz aylarında öğrenciler Lüleburgaz Emrullah Efendi (İnönü) okulunun bahçesinde kurulan çadırlara taşınmıştı. Birinci sınıfa kaydolanlar yaz boyunca eğitmenlerle birlikte Kepirtepe’de ana binanın yapımında çalışmıştı. Bugün okul binasının kapıları hâlâ o yıllardaki öğrencilerin yaptığı kapılardır.O günlere şahit olan Nedim Menekşe, okulun inşasını şöyle anlatmaktadır: “Alınan emre göre başta müdür ve öğretmenler olduğu halde 30 kişilik bir talebe kafilesiyle okulun kurulması kararlaştırılan mahalle, kazma, kürek, alet-edevat olduğu halde büyük bir coşkunlukla gelindi. Zira bir müessese kurulmak üzere idi. İlk hamlede ihtiyacı giderecek barakalar kuruldu. Kursa gelen eğitmenler de dâhil olmak üzere esas iş olan okul binasının temellerine büyük bir merasimle başlandı. Bir yandan temeller açılıyor bir yandan da muvakkat binalarda yemekhaneler yapılıyordu. Bozkıra bir yuva kurmaya azmeden öğretmen ve talebe gurubu, yiyeceğini içeceğini malzeme ve aletini kısaca her şeyini 4,5 kilometrelik bir yoldan taşıyarak 40 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğinde üç katlı bir okul binasının temellerini büyük bir başarı ile bitirdi. Kısa bir zamanda, güze doğru bozkırda üç katlı muazzam bir okul meydana geldi”. Yine Galip Aksu, öğrenci öğretmen ayrımı yapılmaksızın okulun inşasında büyük bir özveriyle çalıştıklarını şu şekilde aktarmaktadır: “İnşaatlar devam ediyor. Müdürümüz Halit Ağanoğlu. Yeni bir kamyon taş indi. Taşlar büyük çıkarılmış. Gözümüz korktu. O sırada Halit Ağanoğlu yanımıza geldi. Durumu fark etmiş olmalı. Ceketini çıkardı. İki elini arkasına uzatıp ‘En ağırını verin’ dedi ve sırtına yüklediğimiz taşı alıp yürüdü. Biz durur muyuz? Hepimiz birer taş kaptık.” Okul inşaatında kullanılan çivileri yapan Mehmet Karakoç okulu kendi imkanlarıyla yaptıklarını şu sözlerle ifade etmektedir: “Dışardan hiçbir şey almıyorduk. Her şey kendi çabamıza dayanıyordu. Okulu inşa ederken tamamen kendi emeğimizle yaptığımız çivileri kullanıyorduk”.1939 yılında ana binanın ilk katı yapılarak sınıflar ortaya çıktı. Bodrum katında geçici bir yatakhane kuruldu. Ayrıca bodrum katı, derslik olarak da kullanılmaya başlandı. Bu arada öğrenci sayısı 182’ye yükseldi. Mehmet Başaran, Kepirtepe’nin ilk günlerinde çadırlarda kaldıklarını ve ilk iş olarak Lüleburgaz’dan su getirerek 1941 yılında ana binayı bitirdiklerini, ayrıca açılan artezyen kuyusu sayesinde su ve elektrik ihtiyacını karşıladıklarını haber vermektedir.Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün kurulması ve yaşatılması II. Dünya Savaşı yıllarında hiç de kolay olmamıştı. Enstitüler içinde savaş yıllarının en çok talihsizliğine uğrayan, yer değiştiren, türlü sıkıntılarla karşılaşan Enstitü budur. Kepirtepe şahidi Başaran “Savaş önlemleri ağır” şeklinde başlayan sözlerine şu şekilde devam etmektedir: “Günde üç yüz gram ekmek, doymuyoruz. Köyleri yakın olan arkadaşlar gidip ekmek getirdiklerinde, nasıl saklayacaklarını bilemiyorlar.” Ancak savaşın sona ermesiyle birlikte Kepir’de su kuyusu açılarak okulun suya kavuşması ve okul yakınlarındaki santralin çalıştırılarak bir de elektriğin gelmesi sevindirici olmuştu. 1948 yılında enstitüye alınacak beş yüz ton odun ve pirinç ihalesini haber veren bir belge savaş sonrası durumun bir nebze düzeldiğini göstermektedir. Yine üç yıl sonrasına ait enstitünün 145.000 kilogram ekmek ihtiyacının pazarlıkla teminini emreden belge dikkat çekicidir.







VİDEO





SONUÇ
Kepirtepe Köy Enstitüsü, 1937 yılında bir eğitmen kursu olarak başladığı aydınlanma yolculuğuna 1954 yılına kadar devam etmişti. Kepirtepe de enstitü ile doğru orantılı olarak büyümüş ve gelişmişti. Diğer Köy Enstitülerinde olduğu üzere buranın da kurulduğu bölgeyi pozitif yönde geliştirme durumu söz konusu olmuştu. Bu yönüyle okul nasıl yeni binalarla, yeni eğitim kadrosuyla ve öğrencilerle zenginleşmişse, bölge halkı da sosyal, kültürel ve ekonomik yönden okulla birlikte kalkınmıştı. Nitekim Kepirtepe Köy Enstitüsü’nün bölge köy ve köylüsü üzerinde şu müspet etkileri görülmüştü: İlk olarak köylünün daha üretken olmasını sağlamıştı. Bilgi ve beceri ile donattığı köylünün kendine olan güvenini yükseltmişti. Siyasal ve toplumsal haklarını korumada onları bilgi sahibi yapmıştı. Her şeyden önemlisi bu köy enstitüsü diğerleri gibi kültürel değişimi hızlandırmıştı. Bütün bunları yaparken disiplinli bir yaşam ve teoriden pratiğe doğru, yani uygulamalı, hayata hazırlayıcı bir eğitim anlayışı benimsemişti. Bu sebeple de çağının koşulları içerisinde başarılı olmuştu.Kepirtepe Köy Enstitüsü yetiştirdiği eğitim ordusuyla sadece bölgeye değil, ülkenin dört bir yanına faydalı olmuştu. Sekiz yüzden fazla mezun vermişti. Bu mezunlar ülkeye eğitim, siyaset, sanat ve edebiyat gibi farklı alanlarda hizmet vermişlerdi. Bu sebeple Kepirtepe örneğinde Köy Enstitüleri yeni araştırmalara konu olmalı ve bugünkü eğitim sistemimiz içerisinde yeniden değerlendirilmelidir. Doğrudan pratiğe yönelik olan bu okulların eğitim anlayışı günümüz teknolojisi ile birleştirildiğinde çok faydalı sonuçların ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca bu kurumlar Türk Milleti’nin eğitim ve sanattan anladığını kanıtlayan en açık örneklerden sadece biridir.
KAYNAKÇA:Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA), Sayı: 148822, Dosya: 144-277, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 93.116.2, 17 Aralık 1940.BCA, Dosya: E17, Fon Kodu: 30.10.0, Yer No: 90.567.6, 22 Mart 1954.Tebliğler Dergisi, Sayı 258, 31 Ocak 1944.BCA, Dosya: E17, Fon Kodu: 30.10.0, Yer No: 90.567.13, 22 Aralık 1954.BCA, Sayı: 12563, Dosya: 28-10, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 106.52.20, 21 Temmuz 1944.BCA, Sayı: 3/8139, Dosya: 4-133, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 117.67.11, 28 Ekim 1948.BCA, Sayı: 3/12330, Dosya: 4-192, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 124.97.3, 12 Ocak 1951.BCA, Sayı: 156192, Dosya: 143-285, Fon Kodu: 30.18.1.2, Yer No: 94.32.14, 17 Nisan 1941.“Kepirtepe Köy Enstitüsü”, Liseli Gençlerin Gözüyle Cumhuriyetimiz Yerel Tarih Yarışması, İstanbul 1999,s.299-318.“Kepirtepe Köy Enstitüsü Aralık Ayı Haberleri”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı 4, Ekim 1945, s.613.“Kepirtepe Köy Enstitüsü Çalışmaları ve Haberleri”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı 1, Ankara 1945, s.168, 170.“Kepirtepe Köy Enstitüsü Haberleri”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı 2, Ankara 1945, s.345.“Kepirtepe Köy Enstitüsü Müdür İhsan Kalabay’ın Konuşması”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı 1, Ankara 1945, s.159-160.“Kepirtepe Köy Enstitüsü Nisan Haberleri”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı 5-6, Ocak Ankara 1946, s.186.“Yüksek Köy Enstitüsüne Alınan Öğrenciler”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı 1, Ankara 1945, s. 176-177.Aktaş Ayşe, İvriz Köy Enstitüsü, Selçuk Üniversitesi Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, Konya 2006.Altunya Niyazi, Köy Enstitüsü Sisteminin Düşünsel Temelleri, Ankara 2000.Başaran Mehmet, “Geçmişe Kısa Bir Yolculuk”, Kapatılışının 50. Yılında Köy Enstitüleri Gerçeği, (Haz: Nedim Menekşe), İzmir 2005.Eronat Can Yücel, Köy Enstitüleri Dünyasından Hasan Âli Yücel’e Mektuplar, İstanbul 2007.Gedikoğlu Şevket, Evreleri, Getirdikleri ve Yankılariyle Köy Enstitüleri, Ankara 1971.Güneri Mustafa, Hasanoğlan Köy Enstitüsü Kurulurken (1941-1951), İstanbul 2004.Kaya Yalçın, Bozkırdan Doğan Uygarlık Köy Enstitüleri Antigone’den Mızraklı İlmihale, I-II, İstanbul 2001.Köy Enstitüleri, Sayı 1, İstanbul 1941, s.42.Kum Bayram, “Köy Enstitüleri ve Kepirtepe Köy Enstitüsü”, kepirtepeliler/kepirliyim/id7.htm, Erişim 20 Mart 2009.……………….., Kuruluşundan Günümüze Kepirtepe 1940-2000, Lüleburgaz 2001.Menekşe Nedim, Kapatılışının 50. Yılında Köy Enstitüleri Gerçeği, İzmir 2005.Özel Mehmet, Köy Enstitüleri, Ankara 1997.Tekben Şerif, Neden Köy Enstitüleri, İstanbul Tarihsiz.Üstün Kemal, “Kepirtepe Köy Enstitüsünde Öğrenci ve Öğretmen Toplantıları”, Köy Enstitüleri Dergisi, c.I, Sayı V-VI, Ankara 1946, s.183-185.

*


''Avuçlarımda yüreğimi götürdüm
Nedir çekisi kişinin
Gördüm orada gördüm
Eğildim kardeşçe toprağa
Yüzlerini çizdim öğrencilerin
Gözlerini yıldız yıldız
Bir umut sardı gönlümü
Dağbaşlarını ısıttı sevgim''

Mehmet BAŞARAN