AKSU KÖY ENSTİTÜLÜ; Ahmet Akalın için...

AKSU KÖY ENSTİTÜLÜ; Ahmet Akalın için...
*


Ahmet Akalın için
''Ahmet Akalın benim Antalya Aksu İlk Öğretmen okulundan öğretmenimdir.Yıllarını eğitime adamış bir kişidir.Bize geldiği yıl Köy Enstitülerinin kapanışının uygulandığı yıldır. Hiç unutamam. Son Aksu Köy Enstitüsü Müdürü Cevdet Tinel’in basit sayılabilecek bir törenle uğurlandığını hatırlıyorum. O törene yeni gelen birçok öğretmenimiz katılmamışlardı. Önce kadroyu yeniliyorlardı geçiş için. Tahsin Bey geldi müdür olarak.Tahsin bey bir konuşmasında; Cumhurbaşkanı Celal Bayar için “İkinci dünya güneşi”diye övgüler yağdırmıştı. Neyse o günler geride kaldı. O günlerde bize güler yüzlü bir öğretmen geldi. Bizim derslerimize girmeye başlayan Ahmet Akalın. Sıcak kanlı, genç, dinamik bir öğretmen.
Bizi ve o yaşlardaki psikolojimizi çok iyi bilen bir öğretmendi.Benim kanımın ısınması da
bazı dergilerde yazı ve şiirlerimin yayınlanması, okulun duvar gazetesi, kitap okuma sevdamız ve geldiği aralık başladığı kütüphane ile ilgilenmesiydi.
Onun Antalya çevresinden olduğunu biliyorduk da; Korkuteli’nden olduğundan hiç söz etmemişti derslerinde ve sohbetlerinde. Bir yıl sonra gelen bizim derslere girmeyen Mustafa Şanlı öğretmenimizin Korkuteli’nden olduğunu biliyorduk. Aksu’dan mezun olmuş, üç yıl sonra da yine Aksu’ya atanmıştı. Çok sayıda Korkuteli’nden arkadaşımız olunca çabuk öğreniliyor.
Şiiri sevmemizde Akalın’ın etkisi olmuştur. Benim Uluğ Turanlıoğlu’nun İstanbul’da yayınladığı Damla dergisindeki bir şiirimi ona armağan etmişim. Ciltlerin arasında buldum. Milliyet blogda da yazdım. “50 yıl önce yazılan bir şiir” başlığı ile Muğla Devrim’de de yayınlamışım, dün hocama götürdüğüm kitaplarımın arasında o gazete de vardı. Manisa’nın Demirci ilçesinden Ali Serin(618), Bilecikli Necati Tural(616),Ortaca’dan 598 Kemal Şahin aynı sınıfta idik ve her ay muhtelif dergilerde daha çok şiirlerimiz yayınlanıyordu. Bizim şiiri sevmemize sebep olan Akalın’dır. O şiir gecelerinde, sınıf müsamerelerinde gür sesiyle güzel şiirler okurdu.
Ben Korkuteli’nin eski adı Istanaz’ı sordum. Hocam daha eskilere gitti. Likya döneminin denize 1500 m yüksekliğindeki Termessus’undan başladı. “Termessus Likya’nın denizden en çok yüksek olan şehridir. Oraya çıkınca deniz ayaklarının dibindeymiş gibi oluyor insan” dedi. Bizim Oinaonda yakınlarındaki Termessus Minör’den söz edip hikâyesini anlattım. Şehzade Korkut’un acı sonunu ve Osmanlının bu konudaki kanununu ezbere okudu.
Hatıralarını yazmayı sürdürdüğünü söyledi. “Daktilo ile değil, bilgisayar ile değil, kurşun kalemle yazıyorum. Kalemle konular su gibi akıyor kalemin ucundan” dedi.Eh eski alışkanlık.. Bir de gazeteyi gözlük takmadan okuyor, tü tü; nazar değmesin. Ben her yıl numarası değişen gözlükle okumaya çalışırken o gözlüksüz okuyordu, bravo doğrusu.
Korkuteli Atatürkçü Düşünce Derneğinin salonunda güzel bir okuma masası var. Günün gazeteleri bulunuyor. Bir de Korkuteli gazetesi var masada. Güzel baskılı, yerel haberlerle donatılmış bir gazete. Birkaç gazete içinde bir de Cumhuriyet var. Ama diğer yirmi masada taş döşeniyor.
“Burada çok Aksulu var. Aksu’da öğretmenlik yapmış Mustafa Şanlı ile öğleden sonraları buluşuyoruz bu masa, bizim okuma ve sohbet masamız” dedi öğretmenim. Aynı masada bir arkadaş var, Aksu sözünü edince “ben de Aksu’da okudum, 1982 mezunuyum” dedi. Aksulu olmak bir ayrıcalıktı eskiden.Ama 1940’lardan sonra.
Aksu dendi mi söz uzayıp gidiyor. Fetav’da(Fethiye tanıtma vakfı) Sadettin Yalçınla buluştuk geçenlerde; Ahmet Akalın’dan söz ettim, “gidelim bir gün” dedi. Orada Mehmet Gündüz’ü bulurduk, Sadık ve İsmail Yaman’ı sorardık, Çalgazlardan haber alırdık.
Başka bir zamana, başka bir güzel Korkuteli gününe. Ahmet Akalın’a sağlıklı günler diliyorum.MB yazarı Tülin Aksoy’a binlerce teşekkür, beni babası ile buluşturduğu için. Hoşçalın sevgili okuyanlarım.Hoşçakal Aksu’nun güler yüzlü öğretmeni hoşçakal.Hoşçakal Tülin Aksoy ve Akalın'ın öğrencileri....''

Ünal Şöhret DİRLİK

KAYNAK: