S.EDİP BALKIR ANKARA RADYOSU'NDA KÖY ENSTİTÜLERİNİ ANLATIYOR...

S.EDİP BALKIR ANKARA RADYOSU'NDA
KÖY ENSTİTÜLERİNİ ANLATIYOR;
''Müdür Süleyman Edip Balkır 1941 yılı Mayıs başında İlköğretim Genel Müdürlüğünden bir yazı alır. Köy Enstitüsü çabalarını ulusa duyurmak için radyoda (bugünkü TRT Radyosu) konuşma yapması istenmektedir. Balkır'ın 14 Mayıs 1941 tarihinde Ankara Radyosu'nda yaptığı konuşmadan kısa bölümler aktaralım:
Sayın dinleyicilerim, İnönü devri, memleket maarifinin hayata ve hakikate yönelmiş, köye giden ve köyden geçen aydınlık yolunu buldu. Terbiye tarihimizde en müspet, en özlü, en dinç ve tamamen yeni bir fasıl açan buluş, Köy Enstitülerinin kuruluşudur.Haydi enstitüler işbaşına! Enstitüler, toprakları ziraata elverişli yerlerde, maarif Vekilliği tarafından açılmışlardır. Buralara, köyün ilkokulunu bitirmiş, halis muhlis köy çocukları alınıyor. Beş sene okuyacaklar. Biz, köy için köyden diyoruz. Enstitüde piştikten sonra mezun olacak çocuklar, Maarif Vekilliğinin gösterdiği köylerde 20 yıl hizmeti kabul ediyorlar. Her çeşit işte fennin dediğine gidecek ve böylece köylüye en hayırlı ve özlü kılavuzluğu yapacaklardır.
'HER İŞİMİZİ KENDİMİZ YAPIYORUZ'
"Antalya Aksu, Isparta Gönen, Kocaeli Arifiye, Trakya Kepirtepe, Eskişehir Çifteler, Kastamonu Gölköy, Kayseri pazarören, Malatya Akçadağ, Adana Seyhan Düziçi, Samsun Akpınar, Trabzon Beşikdüzü, Balıkesir Savaştepe, İzmir Kızılçullu, Kars Cilavuz , Ankara Hasanoğlan Köy Enstitülerine, kuruldukları ilk yılda tam 5.000 köy çocuğu alındı. Bizim Arifiye muhiti daha ziyade ipekböcekliğine, meyveciliğe, sebzeciliğe elverişli yaylalarımızda köylünün ''Peygamber üzümü'' diye ad taktığı ağaçların yaprakları, köylerde çay diye kullanılıyor. Şimdi 100 çocuk Soğuksu yaylasında harıl harıl çay topluyor. Yanımızda bir de göl var, Sapanca gölü. Burası muhakkak ki çeşitli balıklarıyla tükenmez bir hazine. Her işi kendimiz yapıyoruz. Taşı çocuk taşıyor, tuğlayı o kesiyor, temeli o açıyor, mala ile o çalışıyor, çatıyı o kuruyor. Velhasıl ne yapılıyorsa onun eseridir. Düşünen, kuran, yapan, en güç işler karşısında irkilmeyen, daima yeniye, iyiye; çoğa, hamleye koşan; canlı, diri; becerikli, kuvvetli, kahraman bir nesille iş görüyoruz."
(...)
Yarının büyük davalarına işte böyle el koymuş bulunuyoruz. Bu memleketi mesut, bahtiyar, şen, kuvvetli, ölmez ve kültür yaratan insanların yurdu haline bu nesil getirecektir. Buna emniyetimiz vardır. Çocuklarımız bunu yapacaklarına söz veriyorlar.'' Fahri Tuna.
''
FOTOĞRAF: ARİFİYE KÖY ENSTİTÜSÜ...