ÜZERIMIZE KAR YAĞIYOR


Yatakhanelerimiz soğuktu. Üzeri örtülüydü ama tavanı yoktu. Bu yüzden, kışın üzerimize 3 cm kar yağdığı olurdu. Kar. kiremitler arasından girerdi. Postallarımız su alırdı . Çoraplarımızı akşamdan ıslak bırakmışsak, sabahleyin kaskatı olarak donmuş bulurduk. Kimi arkadaşlarımız ısınabilmek amacıyla iki kişi bir yatakta yatardı . Yatakhanelerin üst yanındaki tuvaletlerde su bulunmazdı . Yatakhanemizin 15-20 nin batısında, yerden 1 in kadar dik çıkan bir boru musluğundan su akardı. Yüzümüzü orada yıkardık. Sıra bulup yıkayamayanlar, aşağılardaki gölcüklerin buzlarını kırarak yüzlerini yıkardı . Köy enstitüsü çıkışlı öğretmenler göreve başlayınca, köylerdeki tekdüze yaşam ve suskunluk sona erdi. Yazgı masalıyla uyutulmuş olan köylülerin gözleri birer birer açıldı. Inanç ve emek sömürüsüne karşı çıkanlar, günden güne çoğaldı . Bu gelişmeden ürken egemen çevreler, hiç zaman yitirmeden devinime geçtiler. 'Din, iman ve vatan elden gidiyor!' diye tozu dumana kattılar. Köy enstitülerini, Türkiye Cumhuriyetinin en büyük yapıtlarından biri olarak niteleyen İsmet Inönü'yü susturdular...
Mahmut Yağmur.
Sancılı Çağ ,
Okay Yaymevi, 1987, sayfa 49