TONGUÇ KASTAMONU'DA

Gölköy'ün Kuruluşu: TONGUÇ KASTAMONU'DA Çankı rı -Ilgaz yoluyla Kastan ı ontı 'ya gelen İsmail Hakkı Tonguç ve Süleyman Edip Balk ı r (*), doğruca eğitmen kursunun .aç ı lacağı Gölköy'e varı rlar. 700 kişinin bar ı nabileceğinin söylendiği yapı lar (eski Ziraat Okulu ve Şeyhoğlu Konağı ) birer y ı kı ntı dı r. Süleyman Edip Balk ı r büyük umutsuzluğa düşer. Ama Tonguç durumu kurtarı r. Çözüntü etkisinin çok kötü olaca ğı nı vurgulayarak, Kı zı lay'dan 200 ki şilik çad ı r sağlama sözü verir. Sal ı günü eğitmen kursu binas ı nda yap ı lan köylü toplant ı sı bize yine sonsuz ürpertiler geçirtti. İ man ve ülkü kaynaklar ımı zda derin inan ış bayramları oldu. Halk valisi, halk çocu ğu Avni Doğan; köylülerle ba ş baş a -konuş uyor. Onlara, kurulmakta olan bu güzel köy yuvas ı n ı n ehemmiyetini, maddi ve manevi faydalar ı n ı anlatı yor. Onlar dinliyorlar ve anl ı yorlar ki, bu köy ocağı , köylüye kalk ı nma h ı z ı verecek nurlu ve verimli bir ocakt ı r. Hüsnü AÇIKS05Z Doğ ru Süz Gazetesi,.15 Nisan 1938 * Gölköy'ün kurulu ş una ili ş kin elimizdeki temel kaynaklar, Süleyman Edip Balkı r' ı n "Eski Bir Öğretmenin An ı lar ı " ve ' yeni H ı zla Köye Doğru" adl ı yap ı tlar ı d ı r. Bu yap ı tlardan çok yararland ı k. An ı lar bölü- münü i ş lerken de Müdürümüz Ismail Safa Güner'in "Köy Enstitüleri Hat ı ralar ı " bize büyük ipuçlar ı verdi (HTY). SON KÖY ENSTİ TÜLÜ 13 Aya ğı n-ilmi tozu ile Valinin yan ı nda ald ı k solu ğ u. Avni Do- ğan Bey, uyan ı k, bilgili, lep demeden leblebiyi anlayan, pi ş kin, yurtsever ve sapma kadar mert bir ytineticiydi. Unmni Müdür, Kastamonu'ya geli ş in amacı n ı aç ı klad ı . Eldeki projelere göre, Tarı m Bakanlığı nca 700 ki ş inin barı nabilece ğ i ileri sürülen Gölköy'deki eski Zı raat Mektebi ile Şeyh Ziya Efendinin kö ş kü için bir inceleme izni rica etti. Hemen ilin Tar ı m Müdürünü ça ğı rttı . Gerekli aç ı klamalardan sonra görmek istedi ğ imiz yapı lara götürniesi için önümüze dü ş mesini buyruklad ı . Do ğruca, kendi haline b ı rak ı lmış okul yapı sma gittik. Bir de ne görelim? Buras ı , ş öyle yalanc ı ktan dolaş mak için bile içine girilerek bir yer olmaktan ç ı kmış tı art ı k. Ana duvarda yukardan a şa ğı uzanan kal ı n bir yar ı k, yan ı na yakla ş ma cesareti bile b ı rakm ı yordu insanda. Biraz sonra Fidanl ı k'ta çal ış an Alman teknisyen geldi yan ı mı za. Tonguç ondan, çevrenin fidanc ı l ığı üzerine bilgiler aldı (...). Buradan umudu kesince, büyük bir bahçe içinde, uzaktan saray gibi görünen Ş eyh Ziya Efendinin yap ı sma yollandı k. Buras ı da Tarı m Bakanl ığın ı n mal ı imiş . Ş öyle sa ğı solu kolaçan ettik. Bak ı msı z ve güdükleş miş büyük bahçenin bir k ı yı sı nda sip-. sivri bir yap ı . Bunun yan ı nda, art ı k hayvan bar ı ndı racak hali bile kalmamış ah ı rlar... Gösteri şli evin ortas ı nda baca gibi yükselen ambar, kap ı sı nda da av tüfe ği kadar heybetli bir anahtar. İş te, eldeki projelerin ka ğı t üstünde, 'okul, ah ı rlar, odalar, salonlar'..: diye gösterdiği geni ş yerler, 700 ki ş inin barı ndı rı lması ferah ferah yeterli görülen, ama asl ı nda yedide birinin bile sığ dı rı lamayaca ğı ni bar bar ba ğı ran bir gerçekle kar şı la şı lmış tı . Yani bu ilk gezmemizin, tozmam ı zı n toplamı ş u idi: Burada öyle 250 ki ş ilik bir e ğitmen kursu aç ı lamazd ı ... S. Edip Balk ı r, Eski Bir fi ğretmenin An ı ları , Arı Kitabevi, 1968, sayfa 207/208 Ak şam, Kastamonu'nun oturulabilecek tek restoran ı nda toplanarak hem demleniyor, hem de sorunlar ı nası l çözebileceklerini tart ışı yorlard ır. Konuşulanları ilgiyle izleyen yan masadakilerden biri, yanlar ı na sokularak çekingen çekingen: "- Konu şmaları nı z' elimizde olmadan izledik ve çok da ilginç bulduk. Yandan dinlemektense, masan ı za misafir olalı m dedik. Birimiz Doğru Söz Gazetesinin sahibi ve ba şyazar ı Hüsnü Aç ıksöz; birimiz de tüccardan ve eski ö ğretnı enlerden Muharrem Celâ1 Bayar!" Eski bir öğretmen olan tüccar da ş öyle der: 14 SON KÖY ENSTİ TÜLÜ " - Bizim burası devletle aksataya yana şmazdi eskiden beri. Ama Avni Doğan Bey, vali olarak buraya büyük bir güven getirdi. Ehhh, benim de piyasada sözüm geçer. Umar ı m ki, Bu Cuma günü Kültür Bakanl ığı öğ retim Genel Direktörü , Bay İ smail Hakk ı Tonguç ile Ziraat Vekaleti Köycülük Ş ubesi Müdürü Mühendis Bay Raş it ve kurs direktörlü ğüne tayin edilen Bay Edip Balk ı r Ankara'dan şehrimize gelmi ş tir. Heyet, e ğitmen kursu aç ı lacak olan Gördeki Ziraat Fidan l ığı n ı gezmi ş ler ve yeri be ğ inmişlerdir. Pazar günü Ta ş köprü'ye' kadar gitmi ş ler, baz ı köylere u ğ ramış lar, bilhassa köylerde gördükleri uyan ı klı ktan fevkalade memnun kalm ış lardı r. Kurs, evvelce de yazd ığımı z gibi 250 ki ş ilik olacakt ı r. Vilâyetimizden 25 talebe al ı nacak, Gorum'dan, Zonguldak ve Boludan 50' şer; Sinop'tan 25 talebe al ı nacakt ı r. Eski ,Ziraat Mektebi binas ı çatlamış ve yı kı lmaya yüz tutmu ş olduğundan bu bina yı kı lacaktı r. Çiftlik binas ı 300 kiş iyi alabilecek geni ş likte olmad ığı ndan ve mevsim de yaza tesadüf etti ğinden, bina noksanlığı ş imdilik çadı rlarla temin edilecek, hemen ilk pavyonun in ş ası na baş lanacakt ı r. Plan ve projeler esasen 'tastikli oldu ğundan inşaata hemen ba ş lanacak ve Hazirana kadar ilk pavyon bitmi ş olacak, Hazirandan sonra da ikinci pavyona başlanacaktı r. Bu pavyonlar 300 ki ş inin okutma ve yatı rı lması na kafi gelecek surette ço ğaltı lacaktı r. Yerin güzelli ği ve her türlü vesaitin bölluğu bu kararı verdirmeye saik olmu ş tur. Eğitmen talebesinin esasen in şaat dersleri vard ı r. Talebe bu dersi, bu pavyonlar yapmak suretiyle görece ğ inden, in ş aatı n çok ucuza ç ı kaca ğı tahmin olunuyor. Kurs 7 ay sürecektir. 5 ay tatilden sonra gelecek sene yine kurs yap ı lacak, bu suretle Kastamonu ve di ğer vilayetlerin e ğitmen ihtiyaçlar ı temin edilecektir. Bunun on sene sürece ğ i tahmin ediliyor. E ğitmen ihtiyac ı bittikten sonra, bu binalar Köy Muallim Mektebi olarak kalacak ve bu mektep daima devam edecektir. Bu vaziyette vilayetimiz 300 ki ş ilik leyli bir müessese daha kazanmış oluyor. İlköğretim Genel Direktörü B. İ smail Hakkı Tonguç ile Ziraat Mühendisi Bay Ra ş it dün Ankara'ya dönmüşlerdir. Kurs Direktörü B. Edip Balk ı r şehrimizde kalmış ve talebenin yiyecek ve yatacak levaz ımı nı süratle tedarike ba ş lamış tı r. Kurs nihayet Nisa= 20'sinde faaliyete giri ş ecek, memur ve mûallim 50 kiş ilik kadrosu işe başlamış bulunacaktı r. Doğru Söz Gazetesi, Kastamonu, 29 Mart 12J38 SON KOY ENSTİ TOLli 15 araç ve gereçleri kredi ile kolayca sa ğlar ı z. Gerekirse kefil olurum. Dahas ı var mı ?" Gazeteci Hüsnü Aç ı ksöz ve Tüccar Muharrem Celâ1 Bayar verdikleri sözü tutarlar. Vali Avni Do ğan' ı n da işe Kastamonu'dan gelenler biraz gecikerek geldiler, fakat Sinop ve Zonguldak'tan katı lmalar hep teker teker ya da küçük topluluklar biçiminde sürdü. Kursumuzun bütün kadrosu biraz yavaş tamamland ı . Tamamland ı ama bu arada biz de çok üzüldük ve ezildik do ğrusu... Çünkü gelenleri, köylerinden sökebilmek için, bunlara türlü türlü ç ı karları n hapları yutturularak sarhoş edilmişler. Ama kursa gelince ba şlamış bir ayı klı k. Köydeki pazarla buradaki çar şı n ı n biribirine uymadığı ç ı k ı vermiş karşı ları na. Her yer ya ğmurdan cı vı k cı vı k. Ayakkab ı ile dolaşmanı n zorlu ğu canları na tak etti ği için herkes yal ı nayak. Yol yok, rahat yatak yok, yiyecek ş öyle böyle... Yı kı lan ah ı rları n keresteleri, kerpiçleri istife giriyor. Çad ı rları n kurulaca ğı yere kum ve çakı l döşeniyor. Eldeki eski has ı r yap ı , barı n ı lacak biçime konulmak için uğraşı lı yor. Üstelik okuma-yazma diye bir şey yok. Dinlenme aral ı kları nda homurtular ba şlamış , 'yahu, biz buraya askerlik yapmaya m ı geldik, yoksa amelelik etmeye mi? Köyümüzün suyu mu ç ı kmış tı ? Oradaki emeklerimiz, çolu ğumuzun çocu ğumuzun kursa ğı na azı k olarak giriyordu,. Ya burada? Burada da bo ğazı toklu ğ una ı rgatlı k. Hayı r arkada ş , yarı ndan tezi yok, köyümüzün yolunu tutmak gerek!' Bu zehirli rüzgar, ortalığı öylesine bast ı rmış tı ki, kursumuzun ka ş la göz aras ı nda çöküvermesi i ş ten bile de ğildi. Paçaları sı vadı k. Bozgunculukta önayak olan iki kaça ğı hemen jandarmaya yakalattı k. Böylece, hükümetle yap ı lan sözleş menin bozulmayaca ğı n ı kavratmak istedik. Sonra hepsini toplayarak 'gerçek'leri birer birer ortaya koydum. İ lerdeki durumları n ı n neler olabileceğ ini, nası l gelişece ğ ini aç ı klad ı m. Yurt sevgisi üstünde duygulandı rdı m. Bu arada Eğitimbaşı Cemal Oncel'in, etkisini sonradan anladığı mı z parlak bir önerisini gerçekle ş tirdim. O, fı rsat buldukça 'Edipçi ğ im, ş u milleti derleyip toparlamak için onlara kalem, ka ğı t, kitap vermekte acele edelim. Göreceksin bu davran ış , kuş kulara, çözüntülere Ş ifa getirecek' yollu, o günlerin zorlu bir iste ğini ileri sürüyordu. Kalem, ka ğı t alma konusunda 'para formalitesi' öyle kar ışı k ve uzun bir iş ti ki, bir türlü elim buna varmı yordu. Pratik ve kı sa bir yol bulman ı n peş indeydim. Sonunda evire çevire i ş i denkleştirdim. Yığ dı m kalemi ka ğı dı kursa. Cemâl'in yüzü güldü... S. Edip Balkı r, Eski Bir Ö ğretmenin An ı ları , Arı Kitabevi, 1968, sayfa 218 16 SON KÖY ENST İ TÜLÜ kendini vermesiyle tüm güçlükler a şı l ı r: Yatak ve yast ı klar için yüz ve pamuk sa ğlan ı r, bunlar diktirilir. Battaniye sa ğlanı r. Kab-kacak. tak ı mı sağlan ı r. Sandalye. masa, lüks lâmbasi, gemici feneri vb gereçler sa ğ- lan ı r. Sonra testere, rende, çekiç, keser vb gereçler. Su tulumbalar ı , 6 at, 3 araba, 1 fayton. Kereste, tu ğla, kireç... sa ğlayacak ki şilerle ba ğlantı kurulur. S ı ras ı gelmiş ken söyleyeyim, piyasadan mal ı n iyisini, ucuzunu almak için mağ azas ı nı b ı rak ı p bizimle dolaş an, bazan da ş ahsi kefaletlerle pratik hal tarzlar ı bulup bizi ciddi müş küllerden kurtaran Muharrem Celal Bayar, Kastamonu'daki kursun temeline, vatan hizmetinde kendisine dü ş en taşı koymak vazifesini en iyi yapan bir arkadaş oldu. S Edip Balk ı r, Yeni Hı zla Köye Do ğ ru, Ülkü Basımevi, 1939, sayfa 19 1 Nisanda (1938) G.ölköy'de yap ı m ve yerle şme çalışmalar ı başlad ı . 5 Nisanda da ilk öğrenci geldi. Önce Çorumlular, sonra Sinop, Zonguldak ve Bolulular geldi. Kastamonu'dan katı lanlar gecikerek geldiler. Adaylar ı köylerinden sökebilmek kolay olmuyordu. ... 14 Nisanda Çorum'dan gelen 45 namzetle mevcut hemen 49'a ç ı kt ı . Bir hafta sonra Sinop'tan, Kastamonu'dan arka arkaya gelenler 132'yi bulunca hayli s ı k ış t ı k. Gemici fenerlerinin ölü ışığı altı nda yere serilmiş ş iltelerde yalanlar, yorgan yerine yine ş ilteleri örtünmüş ler; üzerlerinden kaymas ı n diye de ba ğ lamış lard ı . Ertesi gün Kastamonu'da lise için istimlak edilen bü- yük ve boş bir eve toplad ığım 60 kad ı n ı çal ış t ı rmak suretiyle yeti ş tirdi ğ imiz yorganlar, bizi bilhassa hem bu komik vaziyetten, hem de zengin vaitlerle adamak ı ll ı sarhoş edilen namzetlerin ş ikayetinden kurtard ı . S Edip Balk ı r, Yeni Hı zla Köye Do ğru, Ülkü Bas ımevi, 1939, sayfa 25 Eldeki eski has ı r yapı ("1 No" ile adland ı rı lacak Şeyhoğ- In Konağı ) on gün içinde oturulabilecek durunıa


getirilebilmi şti. Bir bölümü yatacak yer; bir bölümü de yönetime ayr ı ldı . Ahı rlar sökülüp, kerpiç ve keresteleri istiflendi. Hava ya- ğışl ı olduğ undan her yer cı vı k cı vı ktı . Yol yoktu. Çamur ayakkab ı lara yapış tığı ndan, yal ı nayak çal ışı lmaktayd ı . Kursun SON KOY ENSTITCILO 17 aç ı ld ığı gün (uzun y ı llar yemekhane olarak kullan ılacak olan) 52 nı uzunluğ undaki yapını n temeli at ı ld ı . Çad ı r kurulacak yerler çak ı l dökülerek haz ı rland ı . Derken, çad ı rlar da gelince en büyük sorun çözümlenmi ş oldu. ilin Bay ı ndı rl ı k Müdürlüğünden bir mühendis, yerle şme yerinin yollar ı n ı n bir ç ı rpı da yapı tı verdiğini görünce şöyle der: "- Bir ba şkası söyleseydi, inanamazd ım doğrusu. Köylerimizin kavu şacağı yolları n bir nı üjdesi sayarı m bunu. İlk geldiğim zaman, yapaca ğı nı z bir sürü i şi sayarken t ı kanacak gibi olmuştum da, 'bunlar ancak masallardaki Arap Kar ısı nm i şidir' diye tak ı l ı nıştı m ama yan ı lmışım. Dediklerinizin hepsini rahat rahat yapabileceksiniz birader! Benim akl ı m kesti artı k..." Bu arada derslere de ba şlanı lmış t ı . Kurs örgütünde 34'ü öğretmen; 4'ü ilköğretim müfetti şi; 1 hekim... olmak üzere 53 ki şi görev ald ı . Öğrenci say ısı 206'ydı . 1 Haziranda 40 ın boyundaki (bugün de "2 No"lu yap ı olarak ayakta duran) iki katl ı yapı nın temeli at ı ldı . Çevreden sağlanabilecek tuğlalar gereksinimi kar şılayamayacaktı r. Eğitmen adaylar ı ndan Çorumlu Hacı ile Ziya, tuğla yapı mı i şinden anlad ıkları n ı söyleyince i ş çözümlenir. Tuğla harmanları kurulur ve o dönemin (1938) tüm tuğla gereksinimi karşılandığı gibi, dışarı ya da verilir. O dönem kesilen tu ğla say ı sı 350:000'dir. ... Bu yaz ı lara "Yarı nı n Türkiyesinde Seyahat" ad ı nı takmam sebepsiz de ğildir. Köy enstitüleri, yarı n için hayalimizde yaşayan Türkiye'yi, bugünden bir tek tecrübe sahas ı nda olsun gerçekle ş tiren bir âlemdir. Ahmet Emin Yalman, Yarı nı n Türkiyesi ne Seyahat, Cem Yay ı nevi, 1990 bask ı sı , sayfa 121 O yı l (1. Dönem), yerleşim alanları nın altyapıları ve 1 No'lu yapı nı n onarı nundan ba şka 52 m uzunluğunda yemekhane, 40 m uzunluğunda üzeri yatakhane iki katl ı (2 No'lu) yapı , 1 kantin ve 2 kümes yap ı ldı . Bu yapı lar için kum ve çakı l ta şınması nda köylülerin büyük katk ıları oldu. Eğitmen adayları kültür derslerinden ba şka tarım ve sanat çalışmalar ı - 18 SON KOY ENSTiTOLO na da kat ı ld ı lar. Örneğin tarı mda tarla t..-ı rı mı , bahçe tar ı m', yemi ş yeti ş tirilmesi, ba ğcı lı k-şarapç ı lı k, hayvan bak ı mı , arı cı l ı k, sütçülük ve tavukçuluk dersleri vard ı .

*

DEĞERLI EĞITIM BAKANLARI Kurtulu ş Sava şı y ı lları nda Kastamonu Istiklal Mahkemesi başkanlığı yapan Mustafa Necati 1925'te ıı ölümüne dek (1929) eğitim bakanlığı yapt ı . 1935-1938 y ı lları nda eğitim Hakk ı Tonguç, 'i ş e ğ itimi' ve 'e ğitbilim tarihi' okuturdu. Böyle bir kitap yoktu asl ı nda. Her ders için kendisi metin haz ı rlay ı p getirirdi. Sonra bu metinler birle ş ince kitap olacakti.. insanlığı n geli ş imini zengin bir kültür süzgecinden geçirerek, yeni bir görü ş te inceliyordu. Derste tutabildi ğ im notları n bir k ı smı n ı h'al'a saklarim. Bir yerde aynen ş öyle demi ş : 'ilk ate ş i yakan, ilk tekeri döndüren, ilk madeni eriten, ilk i ğ neyi yapan, tekerin içine bilya koyup daha kolay dönmesini sa ğ layan... insan ı n adı n ı bugün bilmiyoruz. Oysa as ı l kahramanlar bunlar. Insanl ığı Napolyon kadar, Sezar kadar, Atilla kadar, belki onlardan fazla bunlar hizmet etmi ş tir. Ası l tari'h, k ı ralları n, kumandanlarm tarihi de ğ il, fakat i ş yapan, insanl ığı n hayat ı na yeni kolayl ı klar getiren, yani uygarl ığı yaratan ki ş ilerin tarihidir. Ne yazı k ki, de ğer ölçüleri ta ba ş tan yanl ış tutulmuş tur.... Talip Apayd ı n, Köy 'Ensti tüleri Y ı llar ı , Cem l'aymevi, 1978, sayfa 138 8 SON KOY ENSTİ TOLO bakan ı olan Saffet Ar ı kan ve Ar ı kan'dan sonraki, köy enstitü- leri uygulama y ı lları n ı n bakan ı Hasan Ali Yücel cumhuriyet tarihimizin değerli eğitim bakanlar ı d ı rlar.


*

CUMHURIYETINI İLK YILLARI Cumhuriyetin ilk y ı lları nda Eğitim Birliği yasası getirilmiş, ilköğretmen okulları 1924'te 5; 1932'de 6 y ı la çıkanlMütegallibe ile devlet adam ı , devlet memuru ile menfi mü- nevver ve hoca el ele vererek, en küçük f ı rsatları bile kaç ı rmaksı zı n, boyuna Türk köylüsünün kanlannı emiyorlardı ... Yarı mü- nevverler, bilhassa devlet memuru olanlar birkaç sene içinde vaziyetlerini düzeltebildikleri, hatta bir k ı smı , bilerek veya bilmeyerek, memleketi soymaya ve emmeye ba şlayan ecnebi sermayesinin vası tası haline gelerek konaklara, kö ş klere sahip olabildikleri halde; düş kün zamanları nda onlara kucak açmış cömert köylüler mütemadiyen çöküyor ve y ı pranı yorlardı . İ . Hakkı Tonguç, Canlandı nlacak Köy, Remzi Kitabevi, 1947, sayfa 5 SON KÖY ENST İ TÜLÜ 7 'ilişti. 1925 ve.1926'da Denizli ve Kayseri'de köy Ö ğretmen okulları aç ı ld ı 11932'de kapat ı ld ı ► . 1923 ile 1928 aras ı nda çabuk öğretmen yeti ş tirilmesi amac ı yla okuryazar gençler A ve B kurslanyla .yard ı mc ı öğretmen yeti ş tirildi. Gündüzlü Ve yatı p. köy bölge okulları aç ı ld ı . Millet mektepleri ve halkeVleri halka okuma-yazma ö ğ retmeye ba ş lamış t ı ... Ama görüldüğ ü gibi 1935 yı lı na gelindiğ inde ortaya çı kan okuryazar oran ı c,/, 20'yi geçememistir. Köylerdeki okuryazar oran ı n ı n daha dü şük olması n ı n bir nedeni de, ö ğ- retmen yeti ş tirilmesi amac ı yla aç ı lan yat ı l ı köy okullarina kentli öğrencilerin de al ı nmış olması yd ı . Bu öğrenciler öğretmen olunca, kentlere dönmenin olanaklar ı n ı aramaktayd ı lar. Atatürk'ün öncülüğ ünde devrimleri yapan CHP, bu devrimleri tabana i'ndiren ı edi. Ba ş l ı ca neden, cumhuriyet kurulur kurulmaz ç ıkarc ı ve i ş birlikçilerin devleti ve CHP kadrolar ı n ı ele geçirmeleridir. Bunun sonucu olarak sol ak ı mlar ve köylü sı nı fı ezilmi ş tir. "Halkla beraber, halk için" yola ç ı kan CHP, ilkelerine ters dü şmüş ; gerçek halk unutulmustur. DEĞERLI EĞITIM BAKANLARI