YANMIŞTI ANADOLU, BAŞTAN BAŞA





DESTAN GİBİ BİR HAYATINIZ OLSUN…

Zeki Sarıhan

Genç arkadaş!

Cumhuriyet 90. yaşına bastı. Yıllardır yapıldığı gibi Cumhuriyet’in bu yıldönümünde de resmî açıklamalar dinleyecek, baştan savma törenlere tanık olacaksın. Senden yöneticilerine itaat eden, düzeni sorgulamayan, verilenle yetinen bir genç olman isteniyor.

Bir anıtın önünde, bir anma töreninde saygı duruşuna geçtiğin zaman, bu ülke için toprağa düşmüş olanları, yaralananları düşün. Bağımsız Türkiye’nin yüzyıllarca süren kölelik, yoksulluk, zulüm ve savaşlardan sonra kurulduğunu hatırla. Vatanımızı, gururumuzu, kazanabildiğimiz hakları, milyonlarca insanın kanına, emeğine, alın terine, gözyaşına borçluyuz. Onlara minnet duygularını ifade et ve yarının daha özgür bir Türkiye’sini kurmak için onlara söz ver.

Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanının 1927’de sana seslenişi geçerliliğini hâlâ koruyor. Milletin yüzyıllar içinde çektiği acı deneyimlerinden damıtılmış bu görev, en kötü koşullar altında bile ülkenin bağımsızlığını gözün gibi koruman ve savunmandır. Çünkü ancak bağımsız bir milletin bireyi olarak onurlu yaşayabilirsin. Çünkü insanlığın en büyük baş belası olan emperyalizm bugün de milletleri birbirine düşürmeye, onların servetlerine el koymaya, bağımsızlıklarını ayaklar altına almaya çalışıyor. Gençlere, zulüm makinelerine kafa tutmak yakışır.

Unutma ki, cumhuriyet, halkın kaderini bizzat ele aldığı yönetim demektir. Emir ve tavsiyeleri dışarıdan alanların yönettiği, emekçilerin söz sahibi olmadığı cumhuriyet, sahte bir cumhuriyettir. Millî servetin emeğe göre adilce bölüşülmediği, bazılarının karnını zor doyurduğu, bir küçük azınlığın ise har vurup harman savurduğu bir cumhuriyet, saygıya layık değildir.

Türkiye yaklaşık yüz elli yıldır, gençliğin zincire vurulamaz mücadelesine sahne oldu. Cumhuriyete ulaşan engebeli yolda Yeni Osmanlıların, Tıbbiyelilerin, Harbiyelilerin, Mülkiyelilerin, Genç Türklerin, Darülfünunluların, cepheye gönüllü yazılan okullu yedek subayların silinmez izleri var. Bunlar sana örnek olmalı ve cesaret vermelidir. Sizler de bugünkü Türkiye halkının genç öncüleri olmalısınız.

Yarınki tam bağımsız, başı dik, özgür, bayındır bir ülkeyi kurabilmek için kendini bilimle, sanatla donatmalısın. Bilim ve teknikte geri kalırsak, zengin ulusların kölesi olmaya mahkûm olacağımızı unutma. Kendini halk için, halkın iktidarı için yetiştirme yolunda kaybedilecek bir saatin bile yoktur.

Zengin-yoksul, Alevi-Sünni, Türk-Kürt, köylü-kentli, laik-muhafazakâr gibi ayrımlara uğramış, ruhen parça parça olmuş Türkiye halkını, bağımsızlık, demokrasi ve insan hakları temelinde, emeği en yüce değer sayarak birleştirmek, üzüntüleri ve sevinçleri ortak bir millet haline getirmek başta gelen görevindir.

Kendini üniversite yerleşkelerine, yaşadığın semtlere hapsetme. Bir yandan bilim yuvalarının dokunulmazlığını, gençliğin haklarını savunurken, diğer yandan işçilerin, köylülerin, her kesimden halkın içine girip onların yaşamlarını gözlemeye, onlardan öğrenmeye ve kendi geleceğini onların geleceğine bağlamaya çalış. Unutma ki makam, servet, unvan kazanmak sana kurtuluş sağlamaz. Seni mutlu edecek tek şey halka hizmet olmalıdır. Bu konuda hiçbir zaman umutsuzluğa kapılma. Kendine güven, halkına güven.

Geçmiş yüzyılların uyuşturucu anlayışları, uygarlık ve halk egemenliği yolundaki yürüyüşünde sana ancak ayak bağı olabilir. Kılavuzun akıl ve bilim olsun. Ancak bu yolla sen, senin halkın, bütün dünya halkları özgürleşebilir, refaha ulaşabilir.

Başarılarla dolu mutlu bir ömür sürmeye hakkın var. Sağlığını bozacak alışkanlıklardan uzak dur.

Genç arkadaş!

90 yıllık Cumhuriyet tarihi, büyük derslerle doludur. Bu geçmişin atılım heyecanını, başarılarını, onurunu sahiplenmek, eksik ve hatalarından, başarısızlıklarından, aymazlıklarından ders alarak daha ileri bir Cumhuriyeti kuracak olanlara katılmak gibi bir görevin var.
Yetmiş yaşına bastığın zaman, geriye dönüp baktığında, mücadele dolu geçmişin sana mutluluk versin. Herkesin gururla dinleyeceği bir destanın olsun…

*

Fotoğraf: Arifiye Köy Enstitüsü




KÖY ENSTİTÜLERİ

YANMIŞTI ANADOLU, BAŞTAN BAŞA
ÇÖRÇİL TUZAĞINA DÜŞMEDİ PAŞA
LOZAN DEDİ, SEVR’İ ÇIKARDI BOŞA
PAŞAYDI HA, GECE GÜNDÜZ PAŞAYDI!


ÖNCÜMÜZ ATATÜRK, ÖNÜMÜZ BİZİM
YILDIZ GİBİ KÖYLER, GÜCÜMÜZ BİZİM
ONLARI OKUTMAK, SÖZÜMÜZ BİZİM
KURSLARDI HA, GECE GÜNDÜZ KURSLARDI.

KURS MEKTEBİ, KÖYODASI HALKEVİ
AYDINLIĞA ÇIĞIR AÇTI, HER NEVİ
NASIL DOĞURDULAR, BÖYLE BİR DEVİ
ENSTİTÜ HA, GECE GÜNDÜZ ENSTİTÜ.

ENSTİTÜ YASASI, KOLAY ÇIKMADI
KARABEKİR PAŞA, OLUR BAKMADI
İSMET PAŞA, DENGELERDEN KORKMADI
MECLİSTİ HA, GECE GÜNDÜZ MECLİSTİ.

POSTALIMIZ ESKİ, URBAMIZ BOZDU
YOKSULLUK DİZ BOYU, SUYUMUZ BUZDU
MOR KOYUN MELEŞİR, YEMLİKLER TOZDU
KITLIKTI HA, GECE GÜNDÜZ KITLIKTI.

KIRK BİN KÖYE, IŞIK GELECEK DEDİ
BOZKIR GÜNEŞİNİ GÖRECEK DEDİ
KEL DAĞLARIN YÜZÜ, GÜLECEK DEDİ
YÜCELDİ HA, GECE GÜNDÜZ YÜCEL’Dİ.

YÜZLERİ KAVRUK, ELLERİ POTURDU
KÖY YOLU TAŞLI, KÖY YOLU ÇAMURDU
TARLADA BAŞAK, BAŞAKTA TOHUMDU
TONGUÇ’TU HA, GECE GÜNDÜZ TONGUÇ’TU.

KURUDU BATAKLIK, YOK OLDU SITMA
KALMADI AĞADA, MARABA TUTMA
YETER HOR GÖRDÜĞÜN, KEM GÖZLE BAKMA
BEDELCİ HA, GECE GÜNDÜZ BEDELCİ.

HA DEDİK, PULLUKLA DEVRİLDİ TOPRAK
BUĞDAYI, ÇAVDARI AL YEŞİL YAPRAK
ÖRKÜNDEN BOŞANMIŞ, DOR AT, AL KISRAK
KİŞNEDİ HA, GECE GÜNDÜZ KİŞNEDİ.

VAR MI TURNAM, VAR MI BÖYLE BİR DESTAN
BİR HABER GELDİ DE EDİRNE, KARS’TAN
YÜZ YABALI HARMAN, GÖVERMİŞ BOSTAN
BAYRAMDI HA, GECE GÜNDÜZ BAYRAMDI.

TURNAM HABER VAR MI OLUP BİTENDEN
ATILAN ÇAMURDAN, SÜRÜLEN ZİFTTEN
KIZLAR GÖÇ EYLEDİ YERLEŞKESİNDEN
CANLARDI HA, GECE GÜNDÜZ CANLARDI.

TURNAM VİRAN OLMUŞ, GÜZEL YAPIMIZ
HOYRAT GELMİŞ, ÇATIRDAMIŞ ÇATIMIZ
DÖKÜLMÜŞ KİREMİT, KIRIK KAPIMIZ
YIKIMDI HA, GECE GÜNDÜZ YIKIMDI.

DÜZENLERDİ, AŞIK VEYSEL TELLERİ
RUHİ SU’YUN MIZRAP VURUR ELLERİ
ESER GELİR, DADALI’NIN YELLERİ
FERMANDI HA, GECE GÜNDÜZ FERMANDI.

OZAN NEBİ DADALOĞLU (1934-2012)




ESKİŞEHİR ÇİFTELER KÖY ENSTİTÜSÜ
Veli Demiröz ve öğrencileri.(1947 Nisan Hamidiye)
Fotoğraf: Veli Demiröz Arşiv
***


DOST - Enver Gökçe

Ben berceste mısraı buldum
Hey ömrümce söylerim
Gözden, gezden, arpacıktan olsun
Hey ömrümce söylerim!
Bizsiz Ilgaz'ın çam ormanları güzel değildir.
Hayda günlerim hayda
Sırtını düşmana verdikçe
Murat dağları güzel değildir,
Dost dost ille kavga!
Biz olmasak gökyüzü, biz olmasak üzüm,
Biz olmasak üzüm göz, kömür göz, ela göz;
Biz olmasak göz ile kaş, öpücük, nar içi dudak;
Biz olmasak ray, dönen tekerlek, yıkanan buğday,
Ayın onbeşi;
Biz olmasak Taşova'nın tütünü, Kütahya'nın çinisi,
Yani bizsiz
Anne dizi, kardeş dizi, yar dizi
Güzel değildir.
Gel günlerim gel de dol
Gel Aydınlım İzmirlim,
Gel aslanım Mamak'tan
Erzincan'dan Kemah'tan
Düşmanlar selam ister
Gözden, gezden, arpacıktan!
Adana'nın pamuğu dokumada;
Diyarbakır, Afyon, Kütahya fabrikada
Ümit işkencede mahzun
Tenim, ayaklarım uryan
Ekmek işkencede mahzun
Ve Divrik'in demiri arabada
İşçi-köylü ve işçi birarada
Söyle türküler yadigarı kardeş
Söyle ağrılar yadigarı kardeş
Neden alınterleri
Nimetler, haklar haram oldu sana
Gel gunlerim gel de dol
Gel Aydınlım İzmirlim
Gel aslanım Mamak'tan
Erzincan'dan, Kemah'tan
Düşmanlar selam ister
Gözden, gezden, arpacıktan
Sana selam olsun
Hürriyetlerin meçhul olduğu dünya
Canım Türkiye,
Memleketimiz!
Calısşn halklarıyla ümmi
Calışan halklarıyla garip,
Irgadı, esnafı, madencisi, iptidai aletleri
Kadınları, erkekleri, hapishaneleri;
Başı boş suları, dumanlı vadileri, yoz topraklarıyla,
İşşizleri, realist şairleri, mücahitleri,
Sokak şarkısı, keten helvası,
Akşam Haberleri satanlarıyla memleketim
Sana selam olsun
Sürgünler, mahkumlar, hastalar
Alacağın olsun
Seni İstanbul seni
Seni Bursa, Çankırı, Malatya,
Sizlere selam olsun üniversiteler!
Öğretmenleri alınmış kürsüler,
Öğretmenler
Sizlere selam olsun
Hürriyeti yazan eller, dizen eller
Sizlere selam olsun makineler
Entertipler, rotatifler, bobinler
Bu gülünç, aşağılık,
Namussuz şeyler dışında,
Sana selam olsun
Zincirin zulmün kar etmediği,
Kırbacın kar etmediği
Büyük tahammül!
Gel günlerim gel de dol!
Gel Aydınlım, İzmirlim,
Gel aslanım Mamak'tan
Erzincan'dan, Kemah'tan
Düşmanlar selam ister
Gözden, gezden, arpacıktan

Kaynak: Gün, 15.7.1946
Fotoğraf: Çifteler Köy Enstitüsü Öğrencileri.







YİRMİ BİR TOMURCUK KÖY ENSTİTÜLERİ

*

YİRMİ BİR TOMURCUK

NE OT İDİK, NE DE BÖCEK
GELİN AYRIKLARI BİÇEK
KOCA HALKIM HA DİYECEK
AYLA, YILDIZ SÖNMEZ GARDAŞ!

Yok oğlu yokla başladık
Kireç yaktık, harçlar kardık
Toprağın, kökün yokladık
Cılavuz'da, Kırkepir'de

Karanlık kâlübeladan
Anadan, atadan ,yardan
Nasıl fışkırdık damardan
Düziçi'nde, Çifteler'de

Beylik laflar, etmez idik
Eğitim, iş, iç içeydik
Alın teri, yemez idik
Hasanoğlan, Gölköy'ünde

Bu gece de karartma var
Gülcemal üstümüz kar
Ot döşek, yastıklar yar
Lâdik'te, Pazarören'de

Dağ başları ak okullar
Meyve yüklü, kiraz dallar
Koca müdür, horandalar
Aksu'da, Arifiye'de

Zor görünce, sıvışmazdık
Gölet yaptık, hendek açtık
Acıları biz paylaştık
Ortaklar, Yıldızeli'nde

Kamyon, kamyon hamsi gelir
İncir, üzüm, un, tuz, gider
Tonguç Baba "haa uşak" der
İvriz'de, Beşikdüzü'nde

Bir büyük sofra kurulur
Çıplak giyer, aç doyrulur
Akça binalar kurulur
Akçadağ, Savaştepe'de

Ayla, güneş ırgalandı
Karaca döndü, dolandı
Şeyh, mürüt, ağa, arlandı
Pulur, Gönen, Dicle'sinde

Adınız destan şafağı
Hasan Ali, gönül dağı
Bağnazlık yok, ayak bağı
Kızılçullu, can Ernis'te!

OZAN NEBİ DADALOĞLU