KÖY ENSTİTÜLERİNDE SUÇ VE CEZA



Bir Enstitüde dördüncü sınıftan Mustafa ile üçüncü sınıftan Cemal anlasip geceleyin kooperatifi soydular. Biraz para vardı, aldılar. Üzüm, lokum, gözleri neyi tuttuysa aşırdilar. Koğuşturma sanunda Mustafa ile Cemal bulundu. Suçlarını kabul ettiler. Yönetmeliğe göre kurumdan uzaklaştırılmaları gerekir. Müdür bütün Enstitüyü topladı. Mustafa ile Cemal ortaya çıktı: 
"Efendim, bir bilmezlik işledik, bizi atmayın!"
"Atmayacağız! Size daha ağır bir ceza vereceğiz."
'.Efendİm bağışlayın!"
"Bağış yok! Alın kooperatifin anahtarlarını. Mustafa sen başkansın, Cemal sen de onun yardımcısı. Bundan sonra kooperatifi siz yöneteceksiniz. Haydin bakalım! ."
Mustafa da, Cemal de sonuçta öğretmen oldu; gittikleri kôyün çocuklarını, kendi çocuklarını yetiştirdiler. Topluma yararlı oldular.

Enstitüleri kuranlar, en başta eğitimin gücüne, insanın içindeki öze, iyi etkilerle o özün gelişip tansıklık yaratacağına inanıyordu. Bunun için öğrenciler suç işlediği zaman bile öbür okullardaki gibi hemen disiplin yönetmeliği çalıştırılmaz, öğrenciye kendini düzeltrne fırsatı verilir, bu amaçla ona sorumluluk yüklenirdi.

*tansık: İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay,
mucize.
Foto: Hasanoğlan Köy Enstitüsü Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü öğrencilerinin köyden enstitüye gelişleri..
Akif TanrıkuluKAYNAK