İşte o efsane KÖY ENSTİTÜLERİ'NDE böyle kadrolar çalıştı. ''

''Bir yaz tatili sırasında Ankara köylerinde, o ahırdan bozma, yazı tahtası ve sıraları uydurma, öğretmenin oturacağı bir masası ve sandelyesi olmayan tek derslikli birleştirilmiş sınıflı.
Köy okulununda öğretmen ders yılı başı için hazırlık çalışması yaparken, tanımadığı ve köyden olmayan, fakat giyimi bakımından şehirliye benzemeyen bir adam dersaneye girer selam verir.
Öğretmene neler yaptığını sorar. Öğretmen de, ders yılı başı hazırlıklarını yaptığınısöyler. Bu arada misafirin gözü tavandaki yağmur akıntısının lekesine takılır. Öğretmene sorar. Öğretmen, hem işlerinin çokluğu, hem de yardımcı bulamadığı için, bacayı onaramadığını anlatır. Misafir adam, gerekli malzemenin olup olmadığını sorar. Biraz çimento ve kum olduğunu duyunca, ceketini çıkarır ve öğretmene ikisinin beraberce bacayı onaracağını söyler. İşi bitirirler. Adam öğretmene iyi çalışmalar diler, ayrılır.
Okulları açılmasından sonra Ankara'da yılbaşı toplantısı yapılır. Köy öğretmeni de gider. Önce Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali YÜCEL konuşur. Sunucu, ilköğretimle ilgili konuşmayı yapmak için, Genel Müdür İSMAİL HAKKI TONGUÇ'u kürsüye davet eder. Kürsüye gelen kişi, köyde bacayı onaran kişidir. Köy öğretmeninin gözlleri faltaşı gibi açılır.
İşte o efsane KÖY ENSTİTÜLERİ'NDE böyle kadrolar çalıştı. ''