Kırkbin köy, kırkbin yıldız gibi
Dağılmıştı, Anadolu topraklarına
Çırpınıp dururlardı karanlık içinde
Cinciler, muskacılar şeyhler elele
Yontup dururlardı, köylerin umutlarını
Yemen’deydi, Sarıkamış’taydı ve Kurtuluş’taydı..
Kanını verdi, canını verdi, kurtardı vatanı
Mustafa Kemal Atatürk biliyordu…
Köylerden başlamalıydı ülkenin ışığı
Işık, köy Enstitüleriyle geldi
Köy çocukları okullarla tanıştı…
Vurdukça ışık dağıldı karanlık.
Aydınlandıkça ortalık, aydınlandıkça ortalık
Açığa çıkıverdi yobazlık
Yobaz, ışıktan korkardı.
Boş durur mu yobazlar
Boş durur mu bezirganlar
Yavaş yavaş ve derinden
Kurdular, takiyyeli tuzaklarını
Din bezirganları, çıkarcılar
Yürüdüler ışığın üstüne üstüne…
Bir düşü sonlandırdılar alçakça..
Karanlık para demekti, iktidar demekti …
Kapılarına kilit vurdular, ışık toplarının
Ve bu çağda, hala karanlık bir yanımız…
Havlayıp dururlar ışığa doğru..
Erdoğan Şahin
***
Köy enstitüleri karanlıktan aydınlığa doğru bir aydınlanma hareketidir.
Köy enstitüleri, Cumhuriyetimizin değerlerini köylere taşıyan, Atatürk devrimlerini köylere ulaştıran, hayata
geçiren bir aydınlanmadır.
Eğitimde fırsat eşitliği sağlamasında önemi olan, bize özgü bir modeldir.
Cumhuriyet kurulduğunda, okuma yazma oranımız. Erkeklerde yüzde onları bulmuyordu.
Bu oran kadınlarımızda yüzde üç bile değildi.
Bu okur yazarlık da mektup okumak ve yazmaktan ileri gitmiyordu.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, bakanlıklara, meclise okur yazar eleman bulunamıyordu.
İstanbul’dan gelen trenler bekleniyordu, okur yazar birini bulurda memur yapar mıyız diye.
Çok kısa yoldan halkımızın okur yazar hale getirilmesi için, harf devriminin yapılması gereğini Atatürk biliyordu.
Harf ve dil devrimi başarıyla gerçekleştirildi.
Bunun halkımıza yayılması, köylerimizin aydınlatılması gerekiyordu.
Ülke nüfusunun yüzde seksene yakını o zamanlar köylerde yaşıyordu. (16 milyon nüfusun 12 milyonu köylerde yaşıyordu) Aydınlanma hareketinin köylerden başlatılması kadar doğal bir şey olamazdı.
Köy enstitüleri düşüncesinin temeli, cumhuriyetimizin ilk yıllarına dayanıyor.
Köy Enstitülerinin kurulması kaçınılmazdı.
Köy enstitülerinin kurulması ülkemizde aydınlanma hareketinin başlangıcı sayılır.
Köy enstitülerinin tarihi süreci: 1936-1940-1946/47 ve 1954’tür.
Hazırlıkları 1935’te başlayıp, 1937 ‘de denemesi yapılan ve 1940’da yasallığa kavuşan bir süreç. 1940-1953 yılları arasında, 21 Köy Enstitü açılmış, bu süreçte 17bin kişi bu okullardan mezun olmuştur.
*Deneysel ve uygulamalı bir eğitim yapılıyordu.
*Haftalık 44 saat ders yapılıyordu. 22 saat genel kültür ve meslek dersleri, 11 saat tarım ve uygulamaları, 11 saat iş dersi ve uygulamaları yapılıyordu.
*Çağdaş, çok yönlü ve öğrenciyi merkeze alan bir anlayışla eğitim yapılıyordu.
*Dünya klasikleri, ilk kez köy çocuklarına bu okullar sayesinde buluştu.Kitap okuma , tartışma, inceleme , duygu ve düşüncelerini özgürce anlatabilme becerilerini geliştirici çalışmalar yapıldı.
*Köy enstitüleri Anadolu köylerinin yıldızı oldu. · Dünya’ya örnek gösterilecek, tek eğitim modelimiz oldu.Unesco bu modeli gelişmekte olan ülkelere önermektedir.
*Özellikle iş, tarım etkinlikleri yöresel koşullara göre programlara alınıyordu.
*Bisiklet, motorsiklet, su motoru, otomobil gibi araçların kullanılması öğretiliyordu.
*Çevre özelliklerine göre ata binme, dağcılık, sandal ve yelkenli kullanımı öğretiliyordu.
*Çevre akarsu ve denizlerinden yararlanmanın yolları pratik olarak öğretiliyordu.
*Enstitü ve çevre arazileri işleniyor.Uygulama bahçeleri oluşturuluyordu.
*Hayvan yetiştirme, hayvancılıkla hayvan hastalıkları ile ilgili pratik uygulamalar yapılıyordu.
*Mandolin ve diğer müzik aletlerini kullanma, çalmayı öğrenme uygulamaları ve eğitimi yapılıyordu.
*Köy ve çevre incelemeleri yapılıyordu. *Mesleki dergi ve kitaplar izleniyor. Bunlara abone olunuyordu.
*Müze kurma ve bundan yararlanma çalışmaları yapılıyordu.
*Yerel ve ulusal folklor çalışmaları ve elbise dikimleri yapılıyordu.
Bu aydınlanma hareketinin yıl dönümleri 17 Nisan’da kutlanıyor. On yedi Nisan’dı hey! diye bir haykırma duyuyorum içimde.
Bu aydınlanma hareketinin öncüleri başta Atatürk olmak üzere; Mustafa Necati, İsmet İnönü, Hasan ALİ Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve binlerce yurtsever. Köy enstitüleri aydınlanma hareketidir.
Bozkıra, köye giden bir ışıktı. Ancak karanlıktan bu yolla kurtulabilirdik.
Köy enstitülerinin yetiştirdiği öğretmenler dağıldılar Anadolu topraklarına birer yıldız gibi.
İlericiydiler, çağdaştılar, devrimciydiler, halkçıydılar, çalışkandılar her şeyden önce ülkelerini seven yurt severdiler.
Aydınlanmadan korktu, din bezirganları, ağalar, çıkarcılar. Köy enstitülerine karşı kampanyalar düzenlediler.
Köyler aydınlanınca köylüye söz geçiremeyeceğini anlayan çıkar çevreleri bu aydınlanma hareketini yok etmek uğraşısı maalesef başarıya ulaştı ve bu okullar 1954’de kapatıldı.
Bir çırpıda sayabileceğimiz bir çok köy enstitü çıkışlı aydın yazar düşünürlerimiz var. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Dursun Akçam, M.Rauf İnan , Ali Dündar, Nebi Dadaloğlu, Mustafa Üstündağ ve binlerce aydın öğretmenlerimiz.
21 Köy enstitülerinden hemen akılımıza gelenler, Çifteler, Kepirtepe, Hasanoğlan, Gönen, Pazarören, Erciş, İvriz, Ortaklar, Düziçi ….
Bu aydınlanma hareketimiz durdurulmasaydı, Bu gün daha eğitimli gelişmiş, laikliğin tartışılmadığı, cincilerin, hacıların hocaların, tarikatların, törelerin ahkam kestiği bir ülke olmazdık.
Aydınlık yüzümüz kararmazdı. Bu ülkenin eğitimine büyük katkıda bulunmuş köy enstitülü öğretmenlerimi saygıyla anıyorum.
Afiş, fotoğraf: Köy Enstitüler kuruluş yılı etkinliklerinden- Fotoğraf, Kayseri –Pınarbaşı İlçesi, Paşalı Köyünde çekilmiştir.
KAYNAK:
KAYNAK: