HASANOGLAN KÖY ENSTİTÜSÜ ÇALIŞMALARI
M. Lütfi Engin Hasanoğlan Köy Enstitüsü Eski Müdürü
29 iikkânunun 1941 tarihinde, Afyon Vali liğince acele işaretli olarak çekilmiş bir telgrafta (Ankara - Hasanoğlan Koy Enstitüsü Müdürlü ğüne tâyin edildiğim ve hemen yeni vazifeme hareket etmek iğim) yazılıyordu.
Bunu ifade edemiyeceğim bir sevinçle kar şıladım. 3803 sayılı kanun çıktığı zaman. Cumhuriyet Hükümetinin bu eserle Türk köylüsüne, Türk milletine vadetliği nurlu günler, harabeler üzerinde kurulacak mamureler gözümün önünde canlanmıştı. Türk köylüsü için hizmet edebileceğim bir müessesesenin başında bulunmanın coş kunluğu içinde iki gün sonra yola koyuldum. Yolda çocukluk hâtıralarımdan, koyun ve inek sürüleri, tarla, çift çubuk; öteden beri hayranı olduğum türlü el sanatları gözlerimin önünde can lanıyordu. Artık ben de yıllardır rüyalarıma giren köyü canlandırma iş ve dâvaları ile karşı karşıya bulunacaktım. Bu tatlı hülyalar içinde 4/İkinci-kânıın/1941 de Hasanoğlan'a geldim. Hasanoğ lan'a geldiğim zaman Enstitünün manzarası şöy le idi:
Kendisinden önce kurulan enstitülerden gelen talebe grupları tarafından yapılan ve her biri onların adlarını taşıyan, 5 okul, 5 işlik, 3 depo binası vaziyet plânına göre yerüyerine oturtulmuş, ayrıca bir de duvarları bitirilmiş yemek hane binası görülüyor. Binaların üzerinde (Ke- pirtepe), (Gölköy), (Çifteler), (Aksu). (Arifiye), (Düziçi), (Akpmar).. gibi enstitü adlarını okursunuz. Hasanoğlan Köy Enstitüsünün Temelleri Atılırken
Sanki burada bütün köy enstitüleri birleş miş, Türk köylüsünün yüzyıllardır makûs giden talihini yenmeye andiçmişler.
Hasanoğlan Köy Enstitüsü nün ilk kuruluşu 18/nisan/l941 de Kepirtepe Köy Enstitüsü'nün bir zaruret dol ay isiyle ve muvakkaten Hasanoğ lan köyüne gelmesiyle başlıyor. Köy okuluna, camisine ve çadırlara yerleşen Kepirtepe!iler her şeyden evvel Hasanoğlan Koyununun içinde hamam, çamaşırlık binalarını yapıyor, köyün orta sındaki memba suyunun üstünü en zarif bir şekilde örterek suyu toz ve pislikten kurtarıyorlar. Böylece her işin başı temizlik olduğunu göstermiş oluyorlar. Bundan sonra da Enstitünün kurulacağı yere taş, kum, kireç gibi inşaat malzemesini toplamaya başlıyorlar.
1 O/tem m uz/1941 günü güneş ufuktan he nüz doğmaya çalışırken yeni Enstitünün kurulduğu durakla köy arasındaki (Hamurbasan) sırtlarında kazma, kürek sesleri göklere kadar yükseliyor. Kars - CılavuzKöy Enstitüsünden gelen bir yardımcı ekiple Kepirtepe grupu bugünkü atelye binalarından birinin temelini atmış bulu nuyor.
Hasanoğlan Köy Enstitüsü ilk binasından itibaren müsabakada birincilik kazanan projeye göre kurulmakta olan tek enstitüdür. Bu kuru mun binalarını da yaz aylarında diğer köy ensti tülerinden buraya yardıma gelen inşaat ekipleriy le kendi talebesi yapmaktadır. Bu müessese bütün enstitülerin ortak mallarıdır. O enstitülerin gücünü, kudretini, iş birliğini, biribirleriyle kay- naşmalarını gösteren bir semboldü. Buraya diğer enstitülerden talebe grupları geldikçe köylü;
- Bu bebeler bina yapacak ha? diye onları küçümsiyen bir eda ile kendi aralarında alay ederlermiş, iş başında her birinin dev kesildiğini gördüler. Onların en çetin şartları yendiklerine şahit oldular. Şimdi de sık sık hayranlıklarım anlatır dururlar.
Bütün yaz, enstitülerden gelen gruplar ara sında yarış edercesine çalışma savaşları oldu. Tarlalar üzerinde 20-30 günde birer âbide gibi binalar yükseldi, tş başarmak isteğinden doğan şayanı hayret sahnelere şahit olduk. Enstitü ida resi »talebeyi işe sevk etmek için değil sıhhatlerini koruma bakımından tedbirler almak, ay veya lüks ışığı altında kaçamak çalışmaları Önlemeye uğraşmak gibi durumlarla karşılaştı. Bazan rica lara dayana m ly arak bir grupa idarece müsaade edilmişse, bir gece içinde binanın sıvasının biti- vermesi, duvarların göz alıcı bir farkla yükselivermesi karşısında diğer gruplar:
- Bize niçin müsaade etmediniz? diye şikâyetlere başladılar.
Hasanoğlan'a geldiğim 4 ikincikânunda, elektrik tesisatını yapmak ve koskoca yemekhanenin çatısını kurmak üzere Çifteler Köy Ensti tüsünden bir grup burada bulunuyordu. Kış bü tün şiddetiyle devam ediyor. Sıfır altı 30 derece o seneki kışın normal soğuğu.
Hasanoğlan Köy Enstitüsü bölgesine giren Ankara, Çankırı ve Kırşehir Valilikleri köylerinden seçilen talebe henüz gelmemiş. Gelecek talebimizin yerleştirilebilmesi için geceleri bina içle.rinde gündüzleri dışarıda, dondurucu soğuğun şiddetine rağmen işlerimize devam ediyoruz. İkincikânunun 12 sinden itibaren talebemiz de gelmeye başladı.
Yemekhanenin çatısını örtmek, binayj kurtarmak o günlerin ön plânda gelen işi. Karların altından çıkardığımız kiremitler buz tutmuş, biri -birlerine yapışmış. Kızaklarla, elden ele kiremitleri yemekhane yanına taşıyoruz. Ateş yakıp, ki remitlerin buzlarını eritiyoruz. Bütün Enstitü neşe işinde, Hasanoğlan ufukları, fırtınalara galebe çalan yağız köy çocuklarının naraleriyle inliyor. Böylece ufuklar eşi görülmedik iş kahramanlığı na, neşe tufanına şahit oluyordu.
Binalar arasına henüz yollar yapılmamış, temellerden çıkan topraklar her tarafta öbek öbek yığınlar yapmıştı. Havalar yumuşadığı, don çözüldüğü zaman Enstitü alanında diz boyu çamura batıyorduk. Alelâce mutfak ve yemekhane diye kullandığımız yerler birbirinden uzak mesafe-
de bulunuyordu. Yemeklerin bu çamur deryasının içinde taşınması başlıbaşına bir âlemdi. Enstitü mensupları o kadar kuvvetli yol ihtiyacı karşısında bulunduklarını hissettiler ki, bir toplantımızda, havalar müsait imkân verdiği zaman hemen yol işine başlamağa karar verdik. Bahar ge lince hemen yol yapma, meydanları düzeltme işini ele aldık. Bu maksatla taş, kum, malzeme hazırlandı. 850 metre uzunluğundaki şoseyi sınıflar arasında taksim ettik. Çamurdan kurtulma azminde bulunan öğretmenlerle ve çabuk bitiren sınıfa bir de hediye vadettik. Çocuklarımızın elinde kazma, kürek, varyos, çekiç, madırga dile geldi. Sanki hepsi bir ağızdan:
-işte biz, her türlü muvasala imkânların dan mahrum bulunan Türk köylüsünü bu tarz ça lışmalarla yola kavuşturacağız 1... diye hay kırı yorlardı.
Bir gece sınıflardan birisi bütün enstitü uy kuya daldığı bir sırada gizlice yola koşmuş, gece yarısı varyos, madırga seslerinden uyanan diğer sınıflar bunları görünce koşar adımlarla iş başına gidiyorlar. Öğrencileri zorla yatakhanelerine soktuk. Bir hafta gibi kısa bir zaman içinde yolu muz bitti. Bu işi başaranların zafer alayı kendi emekleriyle meydana getirilen yol üzerinde ge zerek bayram yaptı.
Enstitünün kuruluşunda malzeme ve nakil vasıtası bakımından karşılaştığımız müşkülleri de burada tekrar yaşatmak istiyorum:
Enstitülerden gelen ekipler Hasanoğlanda
Hasanoğlanda İnşaat Alanı
İkinci yıhn inşaat plânında 10 öğretmen evi, iki okul binası bir yatakhane, bir ahır ve bir kümes, noksan kalan yemekhane ile diğer binaların tamamlanması var. Arpa fiyatlarının alabil diğine artması, nakliye fiyatları üzerine de çok müessir oldu; hayat pahalılığı her çeşit malzemenin değerini artırmıştı. Malzemeyi mümkün olduğu kadar ucuz tedarik yolları arıyorduk. Müs takil bir taş ocağı işletmek suretiyle taş fiyatları na bir istikrar verdik. Malzemenin büyük bir kısmı enstitüye 7 kilometre uzakta bulunan Lalahan istasyonundan geliyordu. Şose olmadığı için Lalahandan nakil işi ancak kurak zamanlarda müm kün oluyordu. Satın aldığımız müstamel kamyon sık sık tamire ihtiyaç gösteriyordu. Kamyonun işlediği günlerde bayram yapan EnstitüIülerin ruhlarında az zamanda çok iş yapabilmenin co şan hisleri vardı. Yapıcılar için, istedikleri zaman malzeme hazır bulundurabilmek ne büyük nimet olacaktı. Kamyonumuz nakliye fiyatları üzerinde bir fireni eme yapmakla beraber zaman zaman arıza yapması yüzünden çok sıkıntı çektiğimiz günler oluyordu. Yine bir gün kamyon bozul muştu. Birkaç binada iş yapan ekipler malzeme istiyorlardı.
Çok bunaldığımız bir gündü. Onu çaresiz lik içinde geçirdik. Pazar günü kahvaltıyı müta-akıp talebeye:
- Size bir müjdem var, şimdi bütün talebe ve öğretmen arkadaşlarla birlikte La lahana gideceğiz, öğle yemeğini de orada yiyeceğiz, dönüş te herkes gücünün yeteceği kadar keresteyi omuziayıp enstitüye getirecek, dedim.
Bir anda yemekhane (sağol!) sesleriyle in ledi. Şarkı ve türkü söyliyerek neşe içinde Lalahana yollandık. Öğleden sonra Lalahan - Hasa-noğlan yolunu yokluk içinde varlık yaratan, tevekküle bağlanıp boyun bükmiyen iş kahramanları kaplamıştı. Sıkıştığımız zamanlarda bu maksatla ve bu haleti ruhiye ile çocuklarımız bir hay li Lalahan seferi yaptılar.
Hasanoğlanda yapılması lâzım gelen bir çok işlerin başında bir tek ağacı dahi bulunmıyan bu topraklan ağaçlandırmak da vardı.
Orta Anadolunun bu büyük derdine deva bulmak lâzımdı. Enstitü kirizma sayesinde sudan mahrum topraklarımızı hayata kavuşturmanın sırrına erdi.
Enstitülerin emeğiyle Hasanoğlanda hek tar larca toprak 80 cm. derinliğinde alt üst edildi. Binlerce fidan,o binlerce çelik daha bugünde Hasanoğlan sırtlarında yeşilliğin, hayatın müjdesini vermiş bulunuyor. Köylü bu başarı karşısında takdirlerini gizlemiyor
Hasanoğlan muhitinde pek verimli olabile cek koyun ve tiftik yetiştirme, bağcılık işlerine de daha ilk yıldan el atmaya çalıştık. Talebemiz bu mevzulara karşı çok fazla ilgi gösterdi. Baharda kuzuların her gün birer, ikişer artması karşısında ağıl âdeta bir ziyaretgâh oldu. Çocukların neşesi arttı. Kuzular bir ana şefkatiyle okşanıyordu. Köylünün kuzuları ile bizimkiler arasında bir bakışta bakım farından doğan gürbüzlüğü gör mek mümkün oluyordu. Köylünün dilinden takdirlerini bol bol duyuyoruz. Bu başarılar çocuk larımıza haklı bir öğünme payı veriyor. 145 kuzunun fire vermeden koyun sürüsüne karışı ver mesi köylü arasında ciddî bir mevzu oldu.
Sebzecilik hususunda henüz istediğimiz neticeye varamadık. Muhit, iklim şartlarını göz önünde tutarak bu alandaki tecrübelere devam ediyoruz.
Kuruluş devresinin kesif ve hummalı çalış maları arasında hedefimizden hiç şaşmıyorduk. Öğretmen arkadaşlarımızla yaptığımız her top lantıda enstitü mezunundan beklenen hizmetleri kusursuzca yapabilmeleri için talebemizi; iyi ka rakterli, müspet düşünür, memleketin dertlerine yakından vâkıf, doğruyu seven, kötülüklerle mü cadeleye atılan, azimli, iradeli, yapıcı gençler olarak yetiştirmeyi kararlaştırıyorduk. Bu amaç çalışmalarımızın belkemiğini teşkil ediyordu. Sı nıfta, atelyede, tarlada, yapıda her türlü faaliyet alanında bizi hedefimize ulaştıracak yolları taki- bed i yorduk.
Enstitü ile ilgili bütün işlerin idaresi de talebe elinde bulunur. Başta okul başkanı, sınıf ve yatakhane mümessilleri, kütüphane mutfak, ye mekhane, ahır, kümes, umumi temizlik, hamam, çamaşır nöbetçileri, Enstitü işlerini çeviren başlıca elemanlardır. Talebe sıra ile bu müşterek merhalelerden geçer. Bu vazifelerden bir kısmı günlük bir kısmı haftalık nöbetlerle başarı lir. Yeni okul başkanı seçilirken eski okul başkanı sorgu ya çekilir. Başkanlığı zamanında yaptığı iyi işler öğütürken kusurlu tarafları da çok şiddetli tenkide uğrar. Çocuklarımızdaki vazife şuurunu, fikir olgunluğunu anlıyabilmek için ancak bu sahneyi
Yeni Okul Binalarından Biri görmek lâzımdır. Boyu bir kilometre, eni 400 metrelik sahaya yayılmış olan Enstitüde paralı gece bekçileri yerine talebeden nöbetçiler vardır. Nöbetçi başkanı gece nöbetlerini tanzim ve idare eder. En şiddetli kış gecelerinde bu nöbet işleri aksamadan yürür. Nöbetçi öğretmen gecenin gayri muayen zamanlarında kontrolünü yapar. Enstitüde gerçeğin dışında, yapmacık hiçbir şey yoktur.
Enstitüdeki faaliyeti 3 büyük kola ayırabi liriz. Kültür, sanat, ziraat. Haftalık mesainin dörtte ikisi kültür, dörte biri sanat, dörtte biri zi-raattir.
Enstitülü boş zamanları da en faydalı şe kilde kullanmasını bilir. Bir taraftan kütüphane dolar, boşalırken diğer taraftan sahalarda çeşitli spor hareketleri, millî oyunlar oynanır. Elinde sazı veya mandolini ile hemen her tarafta millî türkülerin ferahlık veren seslerini etrafa aksettiren çocuklara raslanır. Haftanın cumartesi akşam ları eğlence gecesidir. Bu geceler bazan yalnız bir sınıf tarafından yapılır. Bazan da müşterek eğlen ce geceleri tertiplenir. Bunlar başlı başına bir âlemdir. Köy çocuğunun yaratıcı kabiliyeti bu münasebetle hazırlanan sahnelerde şahlanır.
Hasanoğlan Köy Enstitüsünün kuruluş devrinde ilk önemli olaylardan birisi de (Yüksek Köy Enstitüsü) nün açılması olmuştur. Çifteler ve Kızılçullu Köy Enstitülerinin ilk mezunları
1942 yılının son ayında Hasanoğlan'da açılan yüksek kısma geldiler. Köy enstitülerinin ilk meyvası olan 103 imanlı gençle karşılaşmak sa adetine eriştik. Bu gençlerle ilk temas ettiğimiz gün yürüdüğümüz yolun en doğru yol olduğu hakkındaki imanımız bir kat daha arttı. Bunlardaki vazife şuuru, memleket aşkı, realiteyi kavrayış kudreti gelecek hakkında çok ümitler veriyordu.
Yüksek Köy Enstitüsü, köy enstitüleri mezunlarından bu kurumlara öğretmen, köylere gezici öğretmen ve ilköğretim müfettişi yetiştirmek üzere açılmıştır. Bu kısma enstitü mezunları im tihanla seçilerek alınırlar. Öğretim müddeti 3 yıldır. Bu kurulda aşağıda yazılı branşlar için kız ve erkek öğretmenler yetiştirilir:
1- G ü zel sanatlar,
2-Maden işleri,
- Yapıcılık,
- Tarla ve bahçe ziraati,
- Hayvan bak ı m ı ,
6-Ziraat işletmeleri ekonomisi,
7- Köy ev ve el sanatları,
8-Ziraat sanatları.
Hasanoğlan'da henüz ihtiyaca yetecek ka dar lâboratuvar ve atelyeler yapılmadığı için yüksek kısım talebesi bir kısım derslerini Ankara'da Yüksek Ziraat Enstitüsünde, Dil, Tarih- Coğrafya Fakültesinde, Gazi Terbiye Enstitüsün de, Yapı usta Okulunda ve Devlet Konservatuvarında görmektedir.Enstitüınizde vaziyet plânına göre yapılacak irili ufaklı 130 binadan bugüne kadar 40 tanesi yapılmıştır. Kuruluş devam ediyor. En bü yük emelimiz dâvamızda muvaffak olmaktır.
Hasanoğlan Enstitüsünün kurulmaya baş landığı 1 O/temmuz tarihi her yıl törenle kutluların-. Bu yılkı törende öğretmenlerimizden Hidayet Gülen bu münasebetle bir destan yazmış ve tören günü okumuştu, onu aşağıya aynen almayı ve sözlerime çalışmalarımızın destanını katmayı da faydalı buldum:
Yüksek Kısım Öğrencileri Motor Dersinde
Hasanoğlan Köy Enstitüsü Kurulurken
Maarif Vekilimiz Hasan Ali Yücel Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde
Didinimeden hiçbir şey kazanılır değildi, Enstitü, ailesi hayatı böyle bildi, iki bin metre yolu tam. dört seferde giderdik, İşten döner, ağaçlar altında yemek yerdik. Bütün çocuklarımız kudretle doluydular. Burada iş zevkini bir kat daha duydular. Bütün Enstitüler bize yardıma geldi, Sanki bu Ankara'ya coşup akan bir seldi. Tam on dört bin bugün Enstitünün otuzluk grupları, Birer bina yaptılar hiç bırakmadan yarı. İş bitiren gruplar geziye gidiyordu, Ardında kalanlardan alkış işitiyordu. Kış bastı, binaların bazısı kapanmadı, Çocukların tükenmez gayretine kanmadı Kar üstünde kızakla çektik kerestesini, Dondurucu rüzgârın dinledik bestesini. Kardan çıkarıyorduk donan kiremitleri, Anıyorduk yurt için can veren şehitleri. Yurdu kurtarmak gibi kurmak da kahramanlık.
Maarif Vekili Hasanoglanda yemekleri teftiş ederken
HASANOĞLAN ÇALIŞMALARI
Çalışkan yavrularım, bugün temmuzun onu, Yeni yıl başlangıcı ve iki yılın sonu. En sevinçli günümüz senenin bugünüdür, Enstitü kuranların coşkun bir düğünüdür. Kalbinizde olmasın ne bir keder, ne bir gam, Güzel günlerle geldi, Hasanoğlanda bayram. Bugün herkes neşeyi göklere çıkarmalı, Bugünkü kahkahalar bulutlara varmalı. Analım bugün tekrar bütün enstitüleri, Bugün gururla dolsun memleketin her yeri. Kısaca anlatayım çekilen güçlükleri, Enstitüyü tanısın yurdumuzun her yeri. Şimdi bak tam kırk bina var bu küçük tepede, Temmuzun sıcağında her çocuk, kanepede. Oturup dersleriyle, işiyle uğraşıyor, Sıkıntıyı unutup rahat yaşıyor. Bu yapılar evvelce altındaydı toprağın, Altın madeni nasıl içindeyse bir dağın. Suladık bu tepeyi alnımızın teriyle, Boğuştuk tabiatın toprakiienen eriyle. Bu güzel yapıları şu topraktan çıkardık, Hepsini evlât gibi kucakladık ve sardık. İki yüz altmış çocuk, yirmi kadar öğretmen: ilk senelerde nerelerde barındılar düşün sen? Birazı ilk okulda, çadırlarda yarımız, Köyün camiindeydi en kuvvetli aramız. Hepimiz iki katlı yatakta uyuyorduk, Uykuda bile işin zevkini duyuyorduk. Didinimeden hiçbir şey kazanılır değildi, Enstitü, ailesi hayatı böyle bildi, iki bin metre yolu tam. dört seferde giderdik, İşten döner, ağaçlar altında yemek yerdik. Bütün çocuklarımız kudretle doluydular. Burada iş zevkini bir kat daha duydular. Bütün Enstitüler bize yardıma geldi, Sanki bu Ankara'ya coşup akan bir seldi. Tam on dört bin bugün Enstitünün otuzluk grupları, Birer bina yaptılar hiç bırakmadan yarı. İş bitiren gruplar geziye gidiyordu, Ardında kalanlardan alkış işitiyordu. Kış bastı, binaların bazısı kapanmadı, Çocukların tükenmez gayretine kanmadı Kar üstünde kızakla çektik kerestesini, Dondurucu rüzgârın dinledik bestesini. Kardan çıkarıyorduk donan kiremitleri, Anıyorduk yurt için can veren şehitleri. Yurdu kurtarmak gibi kurmak da kahramanlık. Öğünecek bu yurdu kuranla da insanlık. Kış ve soğuk bizleri bir an yddirmiyordu, işle karşı bağları hiçbir gün kırmıyordu. Her gün basmazdaydı hocamız Hakkı Tonguç, Bu dâvanın başında o oldukça böyle tunç. Sizler elbet köyleri kurarsınız yeniden, Köyde bir kudret olur Enstitüden her giden. Yazm güneş altında terleyip didinerek, Toprağı kaza kaza, temellere inerek, Çatıların üstünde donan karda dolaştık, iki yıllık zamanda on senelik yol aştık. Enstitümüz tam bugün ikiyi bitiriyor, Kudretiyle üçüncü senesine giriyor. Devam edip giderken bir yandan derslerimiz, Binalarla doluyor boş kalan her yerimiz. Yollar bir şerit gibi yapılıp düzeliyor, Gün geçtikçe bozkıra medeniyet geliyor. Evvelce görmeliydin buraları gelip sen, Sarmıştı bu yaylayı, kuru otlar ve diken, Enstitü on temmuzda burada başladı işe, Öğretmeni, çocuğu canını taktı dişe. Alın teri ve emek bu toprağa döküldü, Enstitü kurulunca toprağın yüzü güldü. Bu şerefli dönümün bayramı.ndayız bugün, Enstitü onun için yapıyor şenlik, düğün. İlk yapılan binadır, marangoz atelyesi, Burada çınlamıştı kazmaların ilk sesi, Bu bina Pazar ör en Enstitüsünün işi. Yorulmadan çalıştı, burada oluz kişi, Kepırtepe'nin malı ikinci atelyemiz, Burada ilk işlere onlarla başladık biz, Hep Kepirtepeliler çektiler güçlükleri, Çok iş tamamladılar sonra döndüler geri. Minnetle anıyoruz bugün tekrar onları, Selâmlar ve sevgiler hepsine ayrı ayrı. Demirhane Cılavuz, yanındaki Akpınar, Onların yanında da Antalya binası var. Demirhane deposu, Gönenden gelenlerin, Köycülük dâvasına gönlünü verenlerin. Müzik odası olan, Düziçinin eseri, Savaştepe, çatıyı kapatıp döndü geri. Onun aı kadısı ulak i Mala t ya 'nın yapısı, Kepirtepelilerle tamamlandı çatısı. Gölköy binasının duvarları bitince, Kızılçullu kapattı onu Gölköy gidince. Resim - iş salonumuz Kepırtepe'nin yine, Hasanoğlan köyünde Kep ir t epe 'itin kendine Sevgilerden bir çelenk ördü de öyle gitti. Hem bizden, hem köylüden teşekkürler işitti. Köylüler: - Bebelerle bu iş olmaz, demişti, Çocukların işiyle eğlenmek istemişti. Fakat güçlü çocuklar başlayınca işlere, İnandılar köylüler, başları düştü yere. İki kilometreden suyu getiren onlar, Elektriği kurup sevaba giren onlar, Köydeki çamaşırlık ve hamam da onların, Köyün ortasındaki berrak sulu pınarın. Güzel şadırvanı, da yine onların işi,
Kaldı bur da sekiz ay iki yüz altmış kişi. Onların kızları da temellere girdiler, Kızları, erkekleri çalışmada birdiler. Kepi rt epe'lileıin bu toprakta hakkı çok, Onların yardımını inkâra hakkımız yok. Çiftelerin de burada unutulmaz emeği, Burada gösterdiler yılmadan işlemeyi. Bir okul binasına tam bir emek verdiler, Büyük yemekhanenin çatısını gerdiler. Kar üstünden çektiler her parçayı kızakla, Öğünmeye haklıdır Çifteler çalışmakla, Kulakları çınlasın bütün enstitülerin; Hepsinin emeğini anarız derin derin. Arif iye, Trabzon yemekhane yaptılar, Onlar da hepsi gibi burada işe taptılar. Geçen yıl Kastamonu yaptı, yeni bir eseri iki okul yaptılar Akpınar'la beraber. Şu büyük yatakhane Arifi ye 'itlerin Yine kazmalariyle çınlıyor kalbi yerin. Bu mevsimin sonunda biter spor alanı. Yine borçlu koyarlar ardlarında kalanı. On öğretmen evini onaran, sizlersiniz, Elbet ki gücünüzle iftihar edersiniz. Yi im ty an didinmeniz yolları da başardı, Enstitünün içinden şoseler köye vardı. Enstitü yanındaki bağımız yeşillendi, Yedi bin fidan tuttu, sebzelerimiz yendi. Nasıl yeşil duruyor sağ yandaki kavaklar, Gelecek yıl olacak onlar otuz bin kadar. Sararan ekinleri bu yıl da dereceğiz, Kendi mahsulümüzle biz göğüs gereceğiz-Buradaki her yapı enstitüler malıdır, Herkes burada kendine bir hisse almalıdır. Bir büyük yatakhane kuruyor Gölköy yine, Duvarlar yükseliyor hep gerine gerine. İdare binamızın on beş günlük işi var, Ay sonuna varmadan orada da ışık yanar. Kolayca yenmekte iradeniz işleri, Türk gencinin elinde hiçbir iş kalmaz geri, Beş seneyi bulmadan yuvamız kurulacak, Her yıl, boş duran yere kazmalar vurulacak, Çiçeklerle bezenecek çevresi okulların, Kelebekler tül gibi uçar bozkırda yarın. Bütün noksanlıkları sizler yapacaksınız-Yurdu neşeyle kurup yası atacaksınız, Yükselecek köylüler çalışmanızla sizin. Hayranı olacaktır millet iradenizin, ¦ Bu fışkıran yapılar kudretinize eştir, Varlığınız bu yurtta sönmiyecek güneştir. Haykıralım bu yıl da: - Yurdu biz kuracağız! Köycülük Kartalım göğe uçuracağız.
Hasanoğlan'da Kış
KAYNAK |