KÖY ENSTİTÜLERİ FOTOĞRAFLARI - 13



KÖY ENSTİTÜLERİ - ÖĞRETİM PROGRAMI
     Deneme Evresi: 1937 - 1943     Burada, Köy Enstitülerinin 1946'ya kadar, yani özgün deneyimin sürdüğü dönemde yürürlükte bulunan ve "sadece öğretmen yetiştiren" programına değinilecektir.
     Önce de değinildiği gibi, Köy Enstitüleri 1937 yılında "Köy Öğretmen Okulu" olarak kuruldu. 1940'a kadar, 1926-34 arasında yürürlükte kalan Köy Muallimi Mektebi Müfredat Programı (1927), İlköğretmen Okulları Programı ile ortaokul, lise ve orta meslek okulları programlarından yararlanıldı (Yücel, 1938, s.235). Bu konuda enstitü müdürlüklerine geniş yetkiler tanındığı da anlaşılmaktadır. İlk program, Köy Enstitüleri Öğretim Programı adıyla 1943 yılında yürürlüğe girdiğine göre, enstitü müdürlüklerinin 6 yıl boyunca programlarını geliştirmede önemli bir yetkiye sahip oldukları anlaşılır. Özellikle iş ve tarım etkinlikleri, yöresel koşullar ve olanaklar dikkate alınarak enstitülerce programlaştırılmıştır. İlk kurulan (1937) Kızılçullu ve Çifteler Köy Enstitülerinde geliştirilen programlar, diğerlerine örnek oluşturacak ancak, her enstitü kendi özgül koşullarına göre program geliştirmede önemli yetkilere sahip olacaklardı. Kızılçullu Köy Enstitüsü müdürü Emin Soysal'ın, yönetsel ilkelerden sapması ve Bakanlıktan kopuk davranması, Kızılçullu'nun örnek olma şansını azaltmıştır. Örnek, daha çok Çifteler Köy Enstitüsü'dür. Diğer Enstitü müdürlerinin çoğu da bu olumlu öğretmenlerin arasından seçilip atanmıştır. Asıl olan enstitülerin kendi yarattıkları deneyimlerdir.
     1943 tarihli Köy Enstitüleri Öğretim Programı, önemli ölçüde ayrı ayrı derslerin programlarından oluşmuş, ilkokul programlarında olduğu gibi Köy Enstitüsü Programı'nın baş tarafında genel "amaç ve ilkeler" yer almıştır. 1940'ta, yasanın çıkışından sonra gönderilen bir genelge ileTonguç'un mektupları ve işbaşında yaptığı rehberlik, programın oturacağı temel anlayışı ve ana çerçeveyi çizmiştir. Bakan Hasan Âli Yücel'in imzasıyla gönderilen ilk genelgede şu noktalar yer almaktadır:
  • Enstitüdeki etkinliklere öğrenci seyirci kalmayıp bizzat katılacak ve bunları öğretmenleriyle birlikte yapacaktır.
  • Genelgeye göre, "Köy Enstitüleri talebesine halkla doğrudan doğruya münasebete girişmeyi temin edici işler yaptırılacaktır. Her türlü iş sahibi halkla kolay (ve) normal bir şekilde konuşmaları, halk ruhuna âşina olmaları, halkın mühim ihtiyaçlarını giderici pratik tedbirleri bilmeleri, imkân altına alınacaktır."
  • Öğrenciye titiz bir temizlik alışkanlığı kazandırılacaktır. "Onların korkak, mütereddit, kararsız, iradesiz olmamaları" için çaba gösterilecektir.
  • "Çocukların müesseseye girdikleri zaman iyi hareketlerinin bozulmaması ve bunların inkişaf ettirilmesine çok itina edilecektir..."
  • "Enstitülerde planlı, süratli iş görmek ve işi başarmak talebe ve öğretmenler için esas prensiplerden... olacaktır."
  • Öğrencilere bisiklet, motosiklet, su motörü, otomobil gibi araçların kullanılmasının öğretilmesi;
  • Çevre özelliklerine göre; ata binme, dağcılık, sandal ve yelken kullanmanın öğretilmesi;
  • Çevredeki akarsu ve deniz canlılarının incelenmesi ve bunların nasıl değerlendirileceğinin öğretilmesi;
  • Enstitü ve çevre arazisinin işlenmesi, bayındırlaştırılması, ağaçlandırılıp çiçeklendirilmesi;
  • Hayvan yetiştirme ve hayvanların korunup ıslah edilmesinin öğretilmesi;
  • Mandolin, el ve ağız armoniği kullanma ve halk müziği parçalarını ustalıkla söyleme becerisinin kazandırılması, modern müzik parçalarını dinletme;
  • Köy ve çevre incelemeleri yapma ve bunu öğrencilere öğretme;
  • Meslekî kitap ve dergileri izleme ve onlara abone olma;
  • Müze kurma ve bunlardan yararlanma;
  • Yerel ve ulusal motiflere göre stilize edilmiş giysiler dikme ve eskiden yapılmış olanların müzede sergilenmesi;
  • Öğrencilere ve çevreye yönelik eğlenceler düzenleme; gibi etkinliklere yer verilecektir.

     Öğretmen ve öğrenciler, Anayasada yazılı "cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık prensiplerini, Türk Milletinin yükselmesi için ana prensipler bilerek çalışacaklar, bu prensipleri hiçbir engel tanımadan hayata tatbik edebilen insanlar olacaklardır" (Tebliğler Dergisi, Sayı 77, 1940).
     Ayrıca bu genelge enstitülerde "çocuğu merkeze alan" bir eğitim anlayışı ile "yurtseverlik"i bir arada görmektedir. Gerçek bir kişilik ise, çocuğun etkin olduğu bir yöntemle geliştirilebilecektir. Önce belirtildiği gibi Genelge bir ilkeler çerçevesi sunmakta, içeriğin doldurulması enstitülere bırakılmaktadır.