Okulun emektar ve gözü açık bekçisi Süleyman (Güngörsün) ile Balkır el ele verirler...

''Okulun emektar ve gözü açık bekçisi Süleyman (Güngörsün) ile Balkır el ele verirler. İstasyonda birkaç görevli, bir onbaşı ve bir erden müteşekkil bir jandarma karakolu. Rumeli'den buraya yerleşmiş birkaç kardeşin büyüğü topal Celal bey, bir de belinde tabancayla dolaşan iri kıyım pala bıyıklı Arifiye muhtarı Arnavut Şakir. Daha sonraları Tonguç'un her geldiğinde mutlaka ziyaret edip sohbet ettiği ve "Şakir, sen Arifiye'ye yanlışlıkla muhtar olmuşsun gibime geliyor bana. Sen vali olacak adammışsın yahu'' dediği Arnavut Şakir.
1 nisan gecesi yani daha ilk gece bardaktan boşanırcasına yağan yağmur, her yanı basan sel. Balkır'ın Kocaeli Valisine (ki o tarihte Adapazarı, Kocaeli'ne bağlı bir ilçedir) 'yardım edin' yakarışlarına vali beyin umursamazlığı, yokluk, kıtlık, tahta kuruları, susuzluk' Böyle badirenin arasından doğan bir yıldız: Arifiye Köy Enstitüsü.
Balkır, bir yandan teknik eksiklikleri giderir, bir yandan öğrenci alımlarını hazırlarken, diğer yandan idareci ve öğretmen kadrosunu oluşturmaya çalışır. Kendisi de Bursalı olan Müdür Süleyman Edip Balkır, kendisine salık verildiği üzere Bursa ilköğretim müfettişi, Aziz Arsan'ı müdür yardımcısı olarak ikna eder. Silivri İlköğretim Müdürü Muammer Köseataç'ı, Müzik öğretmeni olarak, İstanbul boğazında bir okulun müdürü olan Hamdi Daner'i, Tarım öğretmenliğine, Kastamonu Eğitmen Kurusunda tanıdığı İsmail Hakkı Tanberk'i ikna eder. Dostu Tonguç aracılığıyla atamalarını çıkarttırır. Bu dört isim hem müdür, hem de öğrenciler tarafından ''efsane öğretmenler'' olarak ifade edileceklerdir. Yine dostlarının aracılığıyla bilgi alıp ikna ettiği başka öğretmenler de 1940 yazında göreve başlarlar; birkaç isim: İhsan Ataç, Cihat Engür, Sabahat Kartekin, Fehim Öner, Ahmet Hamdi Daner, Nedime Aksoy, Ekrem Kumova, Abdullah Recevik, Mustafa Eyüpoğlu, Hikmet Öz, Bayram Kanan, Nuri Arabacıoğlu, Enver Kartekin, Bahtiyar Sim.
Başlanır, öğrenci beklenmeye; kayıt amacıyla ilk gelen öğrenci Geyve'den Süheyla Emre'dir. Düzakçaşehir köyünden çifti Ahmet bey, 1928 doğumlu 12 yaşındaki kızı Süheyla'yı alıp gelmiştir, elinde bir sepet üzüm hediyeyle birlikte. Gerede'den gelen helvacı çırağı Şakir Karataş da, çıraklık ettiği dükkanda helva sardıkları eski bir gazete parçasında Arifiye Köy Enstitüsü'ne köylerden öğrenci alındığını duyup gelmiştir. Bin bir yalvarması, ısrarı ve kararlılığı sayesinde kabul edilir. Seçilen 200 öğrenciden 25 Ağustos 1940 tarihi itibarıyla beş ilden kayıt yaptıran öğrenci sayısı 153'tür. Detayları şöyledir: Kocaeli 14 kız, 36 erkek toplam 50 öğrenci, Bursa'dan 1 kız 44 erkek toplam 45 öğrenci, Bolu'dan 53 erkek öğrenci, İstanbul'dan 6 erkek öğrenci, Bilecik'ten 4 kız 15 erkek toplam 19 öğrenci. Toplamda ise 19'u bayan 134'ü erkek 153 öğrenci kayıt yaptırır.''Fahri Tuna.
...ve ARİFİYE KÖY ENSTİTÜSÜ yıldızları parlamaya başlar!